(Serrac’ın El Lüma adlı eserinden Muhittin Uysal)

Hadisten anlaşılanlar: Peygamber Efendimiz, İsa (a.s.) için diyesiymiş ki: “Tekke şeyhlerin de, Velilerde olan “Yakin” Allah’a yakınlığı biraz daha artmış olsaydı gökyüzünde yürüyecekti” Yani İsa (a.s.) Allah’ü Teâlâ’ya gerektiği kadar yaklaşamamış, bir veli kadar bile yol alamamış. Hâlbuki Yüce Allah Diğer peygamberleri övmediği kadar Hz. İsayı metheder ve İsa'nın olağan üst özelliklerini şöyle anlatır:

1- Ruhul Kudüs ile desteklenmesi. 2- Beşikte iken konuşması. 3- Çamurdan kuş yapıp ona üfleyerek diriltmesi. 4- Ölüyü diriltmesi, yine Ama’yı tedavi etmesi ve Abraş hastalığını iyi etmesi 3. Surenin 49 ayetinde açıkça anlatılır.

Kur’an’ın kerimde bu kadar olağan üstü özelliği anlatılan başka bir peygamber yoktur. Böyleyken Peygamberin ağzından Hz. İsayı küçültücü sözlerin çıkması açık bir iftiradır. Hatta peygamber Efendimizin Hz. İsa’ya tevazu göstererek, “Beni, kavmini İsa’yı övdüğü gibi övmeyin” dediği rivayet edilir. Bize düşen Yüce Allah’ın “La Nüferrigu beyne ehadin min Rusülih” ayetinin hükmüne bağlı kalarak, “Onun Elçileri arasında hiçbir ayrım yapmayız” sözünü tutmak ve peygamberleri birbirleriyle yarıştırmamaktır.

9-“MÜMİNİN KORKUSU İLE ÜMİDİ TARTILSAYDI, İKİSİ DE BİRBİRİNE DENK GELİRDİ.”

Hadis olmayacak kadar manasız bir söz. Bir peygamber böyle bir söz söylemez

10-“BİLDİĞİ İLE AMEL EDEN KİŞİYİ ALLAH BİLMEDİĞİ ŞEYLERİN BİLGİSİNE VARİS KILAR.”

Söylenen cümlede mana açısından bir yanlışlık olmayabilir. Her doğru sözü hadis diye zikretmekte yanlıştır.

 (Serrac’ın El Lüma adlı eserinden Muhittin Uysal)

11-“BENİM ALLAH İLE ÖYLE BİR VAKTİM VARDIR Kİ, O VAKİT BENİ ALLAH’TAN BAŞKASI KUŞATAMAZ.”

Bu söz tasavvuf ehlinin baş uydurmalarından birdir. Peygamberi ilahlaştırarak kendilerine yer açmaktadırlar. Vahdeti Vücut uydurmalarıyla önce Kâinatın tamamını Allah ederler. Sonra Nuru Muhammedi uydurarak Peygamberin nurundan canlı, cansız her şeyi var ederler; sonra peygamberi öyle büyütürler ki, her şey onun için ondan yaratılmış olur. Hâlbuki Peygamberi Kur’anı Kerim de Yüce Allah şöyle tanıtır:

“De ki: Ya Muhammed! “Ben size Allah’ın hazineleri benimdir demiyorum. Ben gaybı, bilinmeyenleri de bilmem. Size ben meleğimde demiyorum. Sadece bana gelen vahye tabi oluyorum. (En’am 50) Yani Allah, Resulüne diyor ki, “Ey Muhammed sana diğer insanlardan farklı olarak sadece vahiy geliyor. Ondan başka diğer insanlardan farklı bir yönünün olmadığını onlara söyle ki, seni yanlış tanımasınlar.

Yine bir başka ayette: De ki: “Bende ancak sizin gibi ölümlü beşerim. (Ancak) bana ilahınızın tek olduğu vahyolundu. (Kehf 110)

Tasavvuf ehli bu ve bundan sonra yazacağım birçok uydurma sözle kendilerini ilah seviyesine çıkarmak için evvela peygamberi olağanüstü bir varlık konumuna çıkarıyorlar ki, kendileri için de bu tür sözler söylenince itiraz eden olmasın.

12-“DİNİN ASLI VERA'DIR.”

Vera: Tasavvuf dilinde Haram ve şüpheli şeylerden çekinmek-kaçınmak demektir. Halbuki İslam dininde buna takva denir. Takva Allah’a karşı sorumluluk bilinci içersin de haramlardan ve kötü olan şeylerden kaçınmaktır. Vera kelimesi Kur’an da geçmez, tasavvufun ürettiği bir kelimedir. Dinin aslı Allah’a karşı ibadet ve taatla güzel ahlak sahibi olup Allah’ın rızasını kazanmaktır.

13-“ASHABIM YILDIZLAR GİBİDİR. HANGİSİNE UYARSANIZ DOĞRU YOLU BULURSUNUZ.”

Sahabe birbirinin aynısı değildir, hidayet rehberi de Kur’an’dır. Bu söz de “Mevzuat” kitaplarında uydurma söz olarak geçmektedir.

(Serrac’ın El Lüma adlı eserinden Muhittin Uysal)