197- “Dünya ve ahiret birbirinin zıddıdır. Birini memnun edersen öbürü öfkelenenir.”
Dünya, ahirete hazırlanma yeridir, imtihan alanıdır. Ayetlerde ahiretin dünyadan daha hayırlı ve ebedi olduğu bildirilmiştir. Dünya da, ahirette zamanın bir parçası olduğu için ve akıllı varlıklarda olan öfkenin, sevincin zamanda olması düşünülemez. Dolayısıyla dünyanın ukbaya, ahiretin dünyaya öfkelenmesi uydurmadan başka bir şey değildir.
198- “Allah Nurumu, gökleri yaratmasından iki bin sene önce yarattı."
İki evvel ki sözde Nuru Muhammed diye bahsedilen nurdan anlatmıştım. Muhammed’in nuru geçen hadislerin hemen hepsi uydurmadır. Bu sözleri uyduran tasavvufçular, Peygamberin nurdan yaratıldığını ileri sürerek onu insanüstü bir varlık haline getirmek istiyorlar. Kendilerini de Peygamberin varisi ilan ederek şahıslarını ilahlaştırmanın yolunu aramaktadırlar.
(İmamı Ra…ni (1034) Mektubat ’tan alınan uydurma hadisler.)
199- “Küçük cihaddan büyük cihada döndük.”
Peygamberimizin Tebük Savaşı dönüşünde söylediği iddia edilen bu söz için İbn Hacer el-Askalani, “bu, dilden dile dolaşan bir sözdür fakat (Peygamberimize değil) İbrahim b. Ebi Able’ye aittir.” Demiştir.
Aliyyü’l-Kârî, bu rivayetin İmam Gazali’nin “İhyâ-u Ulumiddîn” adlı kitabında geçtiğini, İhyâ’nın hadislerini değerlendiren el-Irâkî ise bunu İmam Beyhakî’nin “bu hadisin senedi zayıftır” notu ile rivayet ettiğini belirtmiştir. (Aliyyü’l-Kârî, el-Esrâru’l-Merfûa, s: 211, hadis no: 211. Ayrıca bkz: el-Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, c: 1, s: 424-425, hadis no: 1362)
Tasavvufçuların büyük cihat dediklerinde Dervişler, Hindiler gibi başlarını öne eğerek saatlerce düşünürler ve nefisleriyle cihat edeler. Bunların alabildiğine yorucu cihadı yalın kılıç mücahitlerin canları pahasına yaptıkları savaştan daha kıymetli oluyormuş. Ve bu yalanlarını da Peygamberimiz söyledi diye Allah’ın Resulüne iftira ediyorlar. Bu sözü hadis diye kitaplarına alanlar da sadece tasavvufçular olması da bunu ispat ediyor.
200- “Ölü denize düşüp imdat diye bağıran kimseden başkası değildir. Babasından, anasından, kardeş ve arkadaşından gelecek duayı bekler. Kendisine bir dua gelince bu ona, dünya ve içindekilerden daha sevimli gelir. Allah yaşayanların duaları sebebiyle, ölülere dağlar gibi rahmet lütfeder. Yaşayanların ölülere hediyesi, onların affını istemeleridir.”
Haşr suresinin 10. Ayetinde Yüce Allah, Muhacir ve Ensar’dan sonra gelecek Müslümanların geçmişte vefat eden atalarına şöyle dua edeceklerini bildiriyor:
“Onlardan sonra genler şöyle der: Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde iman eden kardeşlerimize karşı kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin.”
Bu ayette geçmişte ölenlerin bağışlanması için sonradan gelenlerin dua etmesi istenmektedir. Yine Muhammed suresinde: “Hem kendinin, hem de inanmış erkek ve kadınların günahlarının bağışlanmasını dile.” (Muhammed 19) ayeti ile Yüce Allah başkasına dua etmemizi emretmektedir. Bu ayetlerde gösteriyor ki müminler, diri ve ye ölen Müslüman kardeşlerinin bağışlanması için dua edebilir. Fakat bu duaların kabul olması için vefat edenlerin öldükten sonra sadaka’i cariye niteliği taşıyan hayırlar yapması bu duaların kabulüne sebep olabilir. Fakat yukarıda ki çok zayıf olan sözde görüldüğü gibi, dünyada hiçbir hayır yapmadan giden birinin, sonrakilerden gelen dua ile kurtarılmayı beklemesi hayal olur.
Elbani, hadisin senedinde geçen İbn Ebi Ayyaş hakkında, Zehebi’nin “Onu tanımıyorum, hadis gerçekten münker” açıklamasını naklederek, onun çok zayıf olduğuna hükmetmiştir.
Mektubat ’ta yer aldığı halde, hiçbir hadis mecmuasında bulamadığımız hadisler ise üç tane olup şunlardır:
201- “Gözüne sahip olmayanın kalbi yoktur.”
Mana ve lafız açısından manasız olan bu cümlenin hadis olma ihtimali yoktur. Zaten bu söz hiçbir hadis kitabında hadis olarak yazılmamıştır.
202- “Allah’ım sen varsın, ben yokum. Senin dışındakileri senin için terk ettim.
Tasavvuf erkânının büyükleri olarak kabul edilen kişiler, Allah ulaşmanın yolu, Allah’tan başka ne varsa hepsini terk etmekle olur demişlerdir. Bu sözün tasavvufçulara ait olduğu şüphesizdir. Bu manaya gelebilecek bir sözüne rastlamadığımız Peygamber Efendimizin bir hadis olmadığı da böylece anlaşılmış oluyor.
203- “Allah yüz bin Âdem yaratmıştır.”
Yüce Allah’ın yüz adam, yüz bin adam ve ya yüz milyon adam yaratmasında bir zorluk yoktur. Cenabı Allah, bir şey yaratmayı dilediği zaman ona “ol” der ve olmaya devam eder. (Yasin 82)
İmamı Rab…nin Mektubatın da geçen geçen uydurma hadisler burada bitmiştir.