Yüzyıllar boyunca insanlar birçok konuda değişim ve dönüşüm yaşamışlardır ancak hiçbir dönem içerisinde bugün ki dönemde olduğu kadar insanlar zorlanmamıştır. İnsanlar yaratılış gereği doğadaki zorluklara da, yerleşik hayata da hızla adapte olup, uygun şartlarda yaşamaya devam etmiştir. Lakin içinde bulunduğumuz dönemde özellikle eğitim alanında insanlık tarihine geçecek büyük hatalar yapıyoruz.
           İnsan denilen varlık kendisini, etrafını ve dünyayı bir bütün olarak öğrenip algılayabilecek bir yeteneğe sahiptir. Birçok farklı alanda birçok deneyim kazanarak, öğrenerek bir bütünlük içerisinde yaşar. Lakin günümüzde eğitim sistemimizin verdiği bilgilere bakınca çocuklar ne kendilerini, ne çevresini, ne de dünyayı bir bütün olarak algılayamıyor. Kurulan eğitim sisteminde çocuklar mutlaka bir alanda uzlaşmak zorunda. O alanla ilgili bilgileri alırken, diğer alanlar hakkında tamamen bilgisiz bir şekilde yetişiyor. Yeteneği olan bölüme yönlendirilmek istenirken, dünyayı kapsayacak bir fikre sahip olamıyor. Hiçbir olaya geniş çerçeve kapsamında bakamıyor. Olaylara, kişilere ve durumlara tek bir açıdan yaklaşabiliyor. Dünyaya karşı olan perspektifi sadece okuduğu alana göre şekilleniyor.
            Oysa ki insan yaratılış geri, birçok farklı bilgiyi beyninde barındırabilir. Yeteneği olmasa dahi, birçok alanda tecrübeye sahip olabilir. Bu dönemdeki eğitim sisteminde insanlara yeni ve denemedikleri bir yol sunulduğunda, verimli fikirler üretemiyor ve harekete geçme konusunda belirsizlikler yaşıyor. Haliyle kendisine olan güveni kayboluyor. Halbuki insan beyinlerinde sorun çözme ve yenilik üretme devreleri bulunmakta. Senelerce bunu kullanmayan ve kullanma gereksinimi hissetmeyen insanlar zamanla bu devrelerini kullanamaz hale geliyorlar. İnsan beyninde yeteneklere aracılık eden sinirsel devreler kullanılmadıkça zayıflayıp işlevsizleşiyor.
           Durum böyle iken, günümüzde sürekli olarak kendilerine iş verilmesini bekleyen, söylenmeden iş yapmayan veya iş yapmayı düşünemeyen, sonucu belli projelerde çalışarak kendini başarılı ve rahat hisseden, değişimden korkan, yenilikten kaçan, herhangi bir olayı ya da durumu veya dünyayı sorgulamayan ve sorgulamaya dahi üşenen insanlarla dünya doldu taştı.