Merih Demiral'ın Avusturya maçında attığı golden sonra yaptığı "bozkurt" işareti, UEFA'nın skandal kararıyla 2 maç ceza ile sonuçlandı.
Bu karar, sadece Türk futbolunu değil, tüm sporseverleri derinden sarstı.
Kararın gerekçesi ise akıl almaz: "Genel davranış ilkelerine uymama, temel nezaket kurallarını ihlal etme ve spor müsabakalarını sportif olmayan gösteriler için kullanma." Bu gerekçelerle verilen 2 maç cezası, Türk milletinin gurur simgesi olan bozkurt işaretini siyasi bir gösteri olarak yorumlamakta ısrar ediyor.
Peki, ya diğer milli takımların oyuncularının milliyetlerini simgeleyen hareketleri? Onlar da mı "genel davranış ilkelerine uymuyor"? Yoksa UEFA'nın uygulamakta olduğu bir "çifte standart" mı var?
UEFA'nın bu kararında çifte standart uygulandığı çok açık. Aynı organizasyon, İngiliz futbolcu Jude Bellingham'a 1 maç ertelenmiş men cezası ve 30 bin sterlin para cezası verirken, Merih Demiral'a iki maç ceza verilmesi, büyük bir haksızlık. Bellingham, cezasına rağmen İngiltere Milli Takımı'nın çeyrek final mücadelesinde oynayabilecekken, Merih Demiral'ın iki maçtan men edilmesi, Türk milletine yapılan bir haksızlığın apaçık göstergesi.
Unutmayalım ki, bozkurt sadece bir siyasi figür değil, milattan önce Orta Asya'dan beri Türk milletinin onur ve cesaret simgesidir. Bu simgeyi siyasi bir amaca alet etmeye çalışmak, tarihi ve kültürü görmezden gelmektir.
UEFA'nın bu skandal kararı karşısında TFF'nin itiraz etmesi son derece yerinde. Bu itiraz sadece Merih Demiral için değil, tüm Türk milleti için bir onur mücadelesi olarak görüyorum. Türk milleti de evladına sahip çıkarak, Merih Demiral’in yanında olduğunu maç gününden bu yana gösteriyor.
Ayrıca Hollanda maçında Türk taraftarlarının coşkusunun her zamankinden daha yüksek olacağını düşünüyorum. Bu coşkunun sadece milli takımımızı değil, aynı zamanda bozkurt simgesini de savunacağını tahmin ediyorum. Tribünleri görmek için sabırsızlanıyorum.
Bu skandal karar, bir kez daha bize göstermiştir ki, sen Türk olduğunu unutsan da düşmanın asla unutmuyor!