Ülkemizde tarihi eserlerin restorasyona uğrayacağını duyduğum an artık aklıma sadece hırsızlık kelimesi geliyor. Türk Dil Kurumu’nun restorasyon kelimesinin anlamını artık gerçekten değiştirmesi gerekiyor çünkü restorasyon denilince anlaşılan ile yapılan şey çok farklı. Hangi bina, hangi tarihi eser olursa olsun restorasyona girdiği an mutlaka bir şeyler eksiliyor veya çalınıyor. Ayasofya’dan tutun da, Topkapı Sarayı’na, tarihi eserlere, tarihi binalara varana kadar her yerde istisnasız bu yapılıyor. Restorasyona giren yerlerden orijinal parçalar çalınıyor. Yerine kimse anlamadan bir benzerini koyup, resmen tarihi eser kaçakçılığı yapıyorlar. Bunun bir örneği Antalya’da meydana geldi mesela. Antalya tarihi Kaleiçi’nin ana girişi kapısında Saat Kulesi’nde restorasyon yapılırken, Saat Kulesi’nde saatin sahte ve plastikten olduğu anlaşıldı. Ne kadar zaman önce çalınıp, değiştirildiği bilinmiyor bile. Bu derece tarihi eserlerimize sahip çıkıyorlar, bu derece teslim ettikleri binaları geri alırken kontrol ediyorlar.
                  Eğer bu örnekte olduğu gibi çalınma olayı yoksa da öyle rezilce restorasyon yapıyorlar ki, tarihi kimliğinden eser kalmıyor. Eski yıkık dökük hali bile, yeni halinden bin kat daha iyi oluyor. Tarihi eserlere plastik pencereler takmalar, saçma sapan cepheyi değiştirip, ahşap binayı betona dönüştürüp renkli renkli boyamalar… Bu ülkede çok acil bir şekilde restorasyon yasaklanmalı. Göz göre göre tarihi eserler yok ediliyor, kimse restorasyon yapmıyor ya kazanacağı parayı düşünüyor ya da hangi tarihi eseri çalsam diye derdine düşüyor.