Son günlerde dünyada birçok olay peş peşe yaşanmaya başladı. Savaşlar, krizler ardı ardına gelmeye devam ediyor ve maalesef devam edecekte…
Hiçbir menfaatin veya hesabın insan canından daha kıymetli olduğunu düşünmüyorum elbette ancak dünyada yaşanan güç savaşları nedeniyle olan her zaman sivillere oluyor. Bu nedenle savaşlar sebebiyle hayatını kaybeden insanlara rahmet diliyor, geride kalan halkların Allah yardımcısı olsun duasında bulunabiliyorum.
Gel gelelim son günlerde neden savaşların arttığına… Dünyanın en büyük gücü olarak görülen Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin 2030 yılına gelindiğinde elindeki gücü Çin’e kaptıracağı yönünde birçok öngörü mevcut. Çin bu konuda hızla gelişme kaydediyor ve ABD göz göre göre elindeki gücü kaybetmek istemiyor. Nitekim bu öngörüler aynı zamanda Avrupa’da güçlü olan birçok devletinde ekonomisinin gerileyeceğini gösteriyor. 2030 yılında dünyanın ilk 20 ekonomisinde Çin, Rusya, Türkiye gibi ülkelerin geleceği öngörüldüğü için Avrupa’daki diğer ülkelerde ABD’nin yanında kendi menfaatleri için yer alıyor.
Amerika dünya ekonomi ve güçlü devlet sıralamasının değişmemesi için Hindistan’dan Amerika’ya yeni bir ticaret yolu projesi hazırlayarak sundu ve bu yol Güney Kıbrıs’tan geçerek yüzyılların ticaret yollarından bağımsız bir şekilde planlanmış durumda. Bu yüzden bu yeni yolun yapımı Rusya’yı, Türkiye’yi, Azerbaycan’ı, Çin’i ve daha nice ülkeleri derinden etkileyecek. Başta Rusya, Çin ve Türkiye gelecekte dünyanın hakimi olacak ülkeler arasında yer alabilmek için stratejik savaşlar vermeye başladı. ABD yayınladığı yol haritası ile beraber 60 günlük süre verince, ilk olay Ermenistan Azerbaycan arasında çıktı. Rusya elini Ermenistan üzerinden çekerek Türkiye ve Azerbaycan ile stratejik bir dostluk kurdu.
Karabağ’dan sonra sıra ABD’nin fonladığı İsrail’e geldi. İsrail Filistin arasındaki savaş, aslında gelecek 7 sene içerisindeki ekonomi savaşının bir parçası. İran, Suriye üzerinden devam edecek olan yol haritasına baktığımızda gelecek günlerde Ortadoğu’nun daha çok karışacağı görünüyor. Bu yüzden İran’da kendi çıkarları için tepkisiz kalmıyor.
Dünyanın gücü olabilmek adına ne kadın ne çocuk ne de herhangi etik kurala bakılmaksızın, her şekilde saldırılara devam edilecektir. İşte tam olarak bu noktada Türk milleti olarak sakinliğimizi korumalı, devlet büyüklerimize güvenmeli ve provokasyonlara gelmemeliyiz.
Başta Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan ve diğer devlet büyüklerimiz gelecekte güçlü Türkiye yaratmak adına gerekli stratejik adımları atmaya devam ediyorlar. Bizim halkımız duygusal bir yapıya sahip olduğu için çok çabuk ve düşünmeden tepkiler verebiliyor ve provokasyonlara gelebiliyorlar. Halkımızın duyarlılığını ve merhametini sevsem de, devletimize güvenmelerini ve bu uzun süre zarfında sakin kalmalarını istiyorum. Emin olsunlar ki devlet büyüklerimiz, dünyanın gücü olabilmek adına en doğru stratejik planla hareket edeceklerdir.