Sevgili Resul (sav) buyuruyor ki:

            "Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün düşmanın olabilir. Kızdığına da ölçülü kız, belki bir gün dostun olabilir!”

            Rabbimiz (cc) bir ayetinde "Muhammed Allah'ın Elçisi'dir; ve [sadakatle] o'nun yanında olanlar, bütün hakikat inkarcılarına karşı kararlı ve tavizsiz, [ama] birbirlerine karşı merhamet doludurlar!.." (Fetih Sur, 48 /29) buyururken, diğer bir ayetinde ise "Bütün müminler kardeştir. O halde, [her ne zaman araları açılırsa] iki kardeşinizin arasını düzeltin ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki O'nun rahmetine nail olasınız!" (Hucurat Sur, 49/10) buyurmaktadır. Peki bu ilahi ihtarları göz ardı edip, birbirimize kılıç kalkan kuşanmak, yumruk sıkmak, öfke ve nefretle yaklaşmak NEDEN?

            Kardeşlik bağını kuvvetlendirmek varken kalkeşce tutumlar içerisine girmek, ihya etmek dururken imha etmek, imar etmek varken tarumar etmek, iflah etmek mümkünken ifsada sürüklemek NEDEN?

            İçerisinde her çağa özgü vahyi mesajlar barındıran hayat kitabımız Kur'an'da Rabbimiz (cc): "Ey insanlık! Elbet sizi bir erkekle bir dişiden yaratan Biziz; derken sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki tanışabilesiniz. Elbet Allah katında en üstününüz, O’na karşı sorumluluk bilinci en güçlü olanınızdır; şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır!" (Hucurat Sur, 49/13) buyururken mezhepcilik, mektepcilik, meşrepcilik ve meslekcilik hastalığına yakalanmak, kendini vazgeçilmez görmek, kendini hak ve hakikatin sahibi görmek ve gelişmeleri kendinden menkul saymak NEDEN?

             Nitekim, müşriklerin, “Bu Kur’an’ı dinlemeyin. O okunurken yaygara koparın, belki o zaman baskın çıkarsınız!”(Fussılet Sur, 41/26) diyerek ilahî kelamın mucizevî etkisini azaltmak istediklerini Kur’an bize haber vermektedir. Henüz müşrik olduğu dönemde bir iş için Medine’ye gelen ve o esnada akşam namazını kıldıran Allah Resûlü’nün Tûr suresini okuduğunu duyan Cübeyr b. Mut’ım “Kur’an’ı işittiğim zaman sanki kalbim parçalanacaktı!” demişti. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/85) Bugün davudi sesli kariler / hafızlar tarafından güzel kıraatlerle okunan Kur'an'ın bizim kalbimiz ve gönlümüz üzerindeki etkisi azalmıştır. Peki NEDEN?

            Allah Resulü(sav); "En hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir!” buyurur ve der ki: "Kalbinde Kur’an’dan hiçbir şey bulunmayan kimse harap olmuş bir eve benzer!” Peki O Resulün Ümmeti olan bizlerin Kur'an ile bağları kopmuş ya da koparılmıştır, onunla aramızdaki sıcak diyalog kesilmiştir.

            NEDEN?