Eşler birer yetişkindir. Kendilerine ve birbirlerine yetişkin gözleri ile bakarlar ve sorunlarını yetişkin bakış açısı ile ele alırlar. Anlaşmazlıklarda küsmezler veya birbirlerini cezalandırma yoluna gitmezler.

İçlerindeki yaralı çocuğu birbirlerine özgürce gösterirler. O çocuğu sarmalar, ihtiyaçlarını karşılar, koşulsuz sever ve el üstünde tutarlar. Çünkü bilirler ki bilinçli evliliklerin aynı zamanda çocukluk yaralarını iyileştirmek gibi bir işlevi vardır.

İlişkilerinde saldırganlık ve şiddetin hiçbir türlüsüne yer vermezler. Oturur insan insana konuşurlar, tartışmaları ve çatışmaları kavga etmeden yürütmeyi ve yönetmeyi bilirler,

Sorunlar karşısında niyetleri, illa sorunu çözmek değildir, farklılığa neden olan bakış açılarını keşfetmek ve anlamaya çalışmaktır. Bilirler ki birbirlerini gerçek halleri ile anlayıp, oldukları gibi kabul ettiklerinde, çözüm zaten kendiliğinden gelir.

Anlaşmak önemlidir ama bazen anlaşmalar, anlaşamamak üzerine de olur. “Anlaşamadığımız konusunda anlaştık :)

Eşler birbirlerinin en yakınıdırlar. Birbirlerinin evidirler. Birbirlerinin gönül tahtlarının en üst köşesinde yer alırlar. Artık kök aile bireyleri akrabadır, bu durumu kabul eder ve ona göre davranırlar.

Eşler birbirlerinin, başka bir insan olmaya, kadın ya da erkek olmaya sonra da eş olmaya ilişkin doğal dil farklılıklarını kabul eder, öğrenir, anlar sonra da anlaşırlar.

Birbirlerinin sevgi dillerini öğrenir ve konuşurlar.

Sevgi depolarını dolu tutmak için ellerinden geleni yaparlar.

Yatırımlarını haklılık yerine birbirlerinin mutluluğuna yaparlar.

Eşler anlaşmazlıklar konusunda, çözümleri birbirlerinden beklemek yerine kendi yapacaklarına odaklanırlar. Suçlamalar, savunmalar yerine sorumluluk alırlar ve çözümün bir ucundan tutarlar.

Her ikisinin de herhangi bir durum karşısında, birbirlerine karşı, birbirleri ve evlilik ilişkileri için ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarına ilişkin güvenleri tamdır.

Birbirlerinden beklentilerini açık ve net bir dille birbirlerinden isterler. Yapılırsa teşekkür ve takdir ederler. Yapmazlarsa bilirler ki yapamamışlardır. Küsmez ve trip atmazlar.

Birlikte güler, eylenir hoşça vakit geçirirler. Ortak zevkler edinirler. Birbirleri ile keyifli vakit geçirmek için fırsatlar oluştururlar.

Birbirlerinin sırdaşıdırlar. En olumsuz yaşantılarını bile birbirleri ile rahatça konuşabilirler. Birbirlerini yargılamazlar.

Birbirlerine tepkilerini olumluya odaklanarak verirler. Olumsuzlukları da çözümcül bir bakış açısı ile ele alır hoşça bakarak çözerler.

Aralarında sorun oluşturan hiçbir şeyi göz ardı etmez ve üstünü örtmezler. Bilirler ki, gün gelir, üstü örtülenlerin altında kalınır.

Her bir eş diğer eşin gereksinimleri en az kendi gereksinimleri kadar önemser ve karşılamak için elinden gelenin en iyisini yapar.

Her insanın güzel ve iyi yönleri olduğu gibi olumsuz yönleri ve özellikleri de olabilir. Bu özellikler kabul ve itiraf edilir. Eşler birbirini değiştirmeye çalışmak yerine kendi memnun olmadıkları özelliklerine odaklanarak kendilerini değiştirmek ve geliştirmek için çaba harcarlar. Bu çabalar da diğer eş tarafından takdir edilerek desteklenir.

Evlilikte iyi, güzel günler olduğu gibi kötü günler de olur, olmalıdır da. Gerçek mutluluk aynı zamanda olumsuz duyguları da hakkını vererek yaşamayı içerir. Üzülmek se üzülmek, öfkelenmek se öfkelenmek. Ne hissediliyorsa o…

Yaşanılan sorunların birbirinin arasına girmesine izin verilmez. Sorunlar aradan çıkarılarak karşıya alınır ve çözüm için güçler birleştirilerek iş birliği yapılır.

Bireysel özellikler gibi ilişkinin dinamikleri de zamanla, yaşla ve gelişimsel süreçlerle birlikte değişme gösterir. Bu doğaldır. Bu değişim tehdit değil birer fırsat olarak ele alınır ve evlilik ilişkisine anlam, güç ve coşku katacak şekilde değerlendirilir.

Eşler bilirler ki mutluluk bir yerlerden kendiliğinden gelmez ve birileri mutluluğu diğerlerine hediye etmez. Mutluluk bilinçli bir çabayla oluşturulup devam ettirilir.

Demem o ki;

Hani o eski siyah beyaz Türk filmlerinin son karesinde çiftlerin evleneceklerini ifade eden “mutlu son” yazısı vardır. Hepimiz meşakkatli bir yolun sonunda nihayet evlenip mutlu olacaklar deriz. Evet evlilikle birlikte mutlu son gerçekleşmiştir. Yalnız bilinmelidir ki asıl yolculuk evlenme ile başlar ve evlendikten sonra o mutlu yolculuğu devam ettirmek daha sıkı çalışmayı gerektirir. O sıkı çalışma sonsuza kadar devam etmelidir. Devam etmezse “mutluluğun sonu” olur.