Anne babaların çocukları ile aralarında pek çok konuşma geçiyor. Bu konuşmalarla birçok düşünce ve duygu paylaşılıyor. Bu paylaşım, hamilelikle birlikte başlıyor. Şekil ve içerik değiştirerek yaşam boyu devam ediyor.

Bebeği olan anne babaların konuşma içeriğine baktığımızda çoğunlukla sevgi dolu ifadelerden oluştuğunu görüyoruz. Hemen hemen her kurulan cümle, bebeğin eşsizliğini, tekliğini ve ne kadar değerli olduğunu hissettirecek şekilde ve tamamen beklentisiz ifadelerden oluşuyor.

Bebek büyüdükçe sınırlar, engellemeler, tehditler ve cezalandırmaları içeren bir etkileşim gelişmeye başlıyor. Sevgi ifadeleri azalıyor yerine neleri yapacak neleri yapmayacak konuşmaları ve eleştirel ifadeler kullanılmaya başlanıyor. Bu aşamada bazen öfkeli ve şiddet içerikli sözleri ve yaklaşımları da görmeye başlıyoruz. Konuşmalar zaman zaman bağrışmalı ve tartışmalı bir içerik oluşturabiliyor.

Ergenlik dönemi biraz daha çalkantılı, gencin kendini aile dışında da var etmeye çalıştığı bir dönem. Genç bu dönemde bir yandan ailesinin bir parçası ama aynı zamanda da toplumun da bir parçası olduğunu fark ediyor ve bu şekilde ilesinden bağımsız yeni yaşam beceriler geliştirmeye başlıyor. Bu dönem ailesinden göbek bağlarını uzatmaya çalıştığı bir dönem oluyor. Ergenlik döneminde gençlerin anne babaları ile araları biraz açılabiliyor. Konuşmalar çoğunlukla, anne babaların öğüt verdiği, kendi yaşam deneyimlerini örnekledikleri, gençlerin de bu konuşmalardan pek hoşlanmadıkları ve kulak arkası ettikleri bir içerikte oluyor. Zaman zaman gerginliklerin yükseldiği konuşmalar yaşanabiliyor.

Anne babaların, erişkin yaşlardaki çocukları ile ilişkilerinde de aralarında pek çok konuşma geçiyor. Bu konuşmalar çoğunlukla, fikir alışverişi, nasihat, dedikodu, serzeniş, duygu alışverişi vb. konular içeriyor.

Ergenlikte ve erişkinlikte hitaplar ve konuşma içeriğinde kullanılan ifadeler çoğunlukla bebeklik ve erken çocukluk döneminden farklı oluyor. Önceleri genellikler övgülü, cesaretlendirici, sevgi dolu ve beklentisiz olan konuşma içerikleri daha sonraları yani çocuklar büyüdükçe yergi, sitem, olumsuz eleştiri, zaman zaman hakaret içerikli ve beklentili olmaya başlıyor.

Sevgili erişkin yaştaki dostlar;

Anne babalarınızdan, yaşamınızın farklı zamanlarında ve en çok ta kendinizi kötü, suçlu, güçsüz, cesareti kırılmış hissettiğinizde, içtenlikle, inanarak, samimi ve kendine özgü bir şekilde ve tam da yerli yerinde şu sözleri duymak ne hissettirir? Fark etmeye çalışır mısınız lütfen?

Seninle gurur duyuyorum,

Sana güveniyorum,

Sen bunun üstesinden gelirsin,

Seni çok seviyorum,

Benim için çok önemlisin,

Senin varlığınla yaşamım güzelleşiyor,

Seninle zenginleşiyorum,

Seninle dünyam aydınlanıyor,

İyi ki varsın,

Aferin sana,

 İyi ki benim çocuğumsun vb.

Her insan kaç yaşında olursa olsun kendi anne babasından yukarıdaki içerikteki cümleleri duymayı istiyor. Hatta bazen sadece o sözlerden bir tanesini duymak için yaşam boyu bin bir çeşit yol deneyen yetişkin insanlar olabiliyor.

Onun için sevgili anne babalar çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun, onun yaşamınızdaki o çok özel yerini ifade edebilmek için fırsatını kollayın, o anları bulun ve çocuğunuza o cümleleri kurun. Esirgemeyin…

Cümleler yukarıdaki gibi olmak zorunda değil elbette. Herkesin o cümleleri farklı ve kendine özgü içerikte ifade etme yolları vardır. Kendinize özgü hallerini bulun ve kullanın onları.

Sizinle barış içinde olan çocuğunuz kendisi ile barışır, kendisi ile barışan dünya ile barışır…

Demem o ki hangi yaşta olursanız olun ve çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun, onlarla iletişiminizde ağırlığı bu içerikteki konuşmalara verin.

Dil değişirse dünya değişir!