“Bu havalar içimi karartıyor, dışarı bakasım bile gelmiyor”
“Boşa çalışıyorum, kimsenin yaptıklarımı takdir ettiği bile yok”
“Ben çok şanssız biriyim, tüm olumsuzluklar benim başıma geliyor”
“İşe alımlarda hep torpil işliyor, alınacaklar belli, boşa zaman harcayıp çalışmayacağım”
“Allah beni böyle yaratmış, değişemem”
“Benim fıtratım böyle, öfkeli bir insanım, hemen parlıyorum”
“Beni öfkelendiriyor, benim de elim armut toplamıyor vuruyorum. Kendisi kaşınıyor”
“Zaten zamanım yok, bir de onunla ilgilenemeyeceğim”
“Ben yapamam ki, beceremeyeceğim bir şey için uğraşamam”
“Bunu yapmak zorundayım, çaresizim”
“O tepemi attırdı, benim de öyle davranmaktan başka çıkar yolum yoktu”
“Sistem böyle gerektiriyor, mecburum”
“Eşim daha sabırlı olsaydı, ben de öyle yapmazdım,
“Müdür daha anlayışlı olsaydı, yalan söylemem gerekmezdi”
“Kimse bana yardım etmiyor, kendi başıma halledemem ki”
“O konuda kimse beni bilgilendirmedi”
“Elde yok avuçta yok, ana babamızdan kalan da yok, onun için böyleyim”
“Eşim kıymet bilseydi, ben de ona daha iyi davranırdım” vb.
Bugünkü sözlerim dilinde genellikle yukarıdaki ve yukarıdakilere benzer ifadeler olup, hayatını ona göre yaşayanlara…
Sesli ya da sessiz ne konuşuyorsun? Dilini, kulağınla dinle!
Ağzından çıkanları kulağınla duyduğunda sen, çoğunlukla yukarıdaki ifadeleri kullandığını ve yaşamını ona göre şekillendirip, davrandığını fark ettiysen muhtemelen ve genel olarak kendi yaşamından sorumluluk almayan, davranışlarını belirlerken kendine özgü seçimler yapmayı tercih etmeyen, olaylar durumlar karşısında inisiyatifini kullanmayan, duygularının esiri olan, değerlerini pek de geliştirmemiş birisin.
Ben etrafıma baktığımda pek çok insanın kendi yaşamından sorumluluk almadığını görüyorum. Sorumluluk almadıkları için hem kendi yaşamlarında hem de bulundukları çevrede etkin olamıyorlar. Ya sürekli suçluyorlar ya da sürekli savunma içindeler ve mutsuzlar. Bu insanlar, çoğunlukla yukarıdaki ifadeleri kullanıyorlar ve davranışlarını o düşünceleri temel alarak gerçekleştiriyorlar.
İnsan yaşadıklarını, başına gelenleri, davranışlarını, koşullara ve dış etkenlere bağladığında hayatının üzerinde hiçbir etkisi kalamamış oluyor.
Elbette ki her insan fiziksel koşulardan, toplumsal ya da psikolojik dış etkenlerden etkilenir. Fakat sorumluluk sahibi insan bu koşulların farkına varır ve seçimlerini koşulların üzerinde kendine özgü oluşturduğu bir değer sistemi üzerinden yapar. Davranışlarını belirlerken de yine sorumluluk alır ve tepkilerini değer ve inanç sistemi üzerinden belirler. Çünkü bilir ki yaşam tercihlerden oluşur ve bilir ki her zaman seçenekler, birden fazladır…
Olayların ve durumların nasıl oluştuğu ya da oluşması üzerinde etkimiz olmayabilir ama olaylar durumlar ve insanlara nasıl anlam vereceğimiz, bu anlam vermelerimizle nasıl tepkilerde bulunacağımız bizimle ilgilidir. Davranışlarımızı biz kendimiz seçeriz, seçimlerimizi temel alarak birçok çeşit davranışlarda bulunuruz ve bu davranışlarımız kendi sorumluluğumuz altındadır.
Demem o ki;
Yaşamımızda olan biten ya da olmayan bitmeyen pek çok konu için sorumluluk kendimizdedir.
Öyle değilmiş gibi gelse de…