ARAF SURESİ-

2-
Müminlere öğüt olsun ve inanmayanları da bu Kuran ile uyarman için sana indirilen bu kitap, sakın ola ki senin içinde bir sıkıntıya sebep olmasın. 3/138, 10/57, 16/90, 11/12, 15/97, 18/6

Mustafa İslamoğlu Meali
A’râf Suresi 2. Ayet Açıklaması
Veya: “Bir ilâhî mesaj”. Zemehşeri, kitâbun ile kastedilenin bu sure olduğunu söyler. Bunu, “bundan dolayı için daralmasın” ifadesi destekler. Bu yeni bir durumdur. Gerekçesi surenin muhtevasında aranmalıdır. Bizce bu, bir yandan Müşriklerin husumetine rağmen onlardan ümit kesmemeye davet (35. âyete bkz), öte yandan Âdem’e hasedinden şeytanlaşan İblis ve buzağıya tapan İsrailoğulları kıssalarıyla daha hicret gerçekleşmeden Yahudilerin husumetini celbe ilişkindir. Üçüncü bir boyut da Müslümanların Yahudileşme tehlikesine dikkat çekmektir.

3-
“Uyun Rabbinizin katından size indirilene! O’nun dışında birtakım otoritelere de asla uymayın!” Ne kadar da az ders alıyorsunuz!

Mustafa İslamoğlu Meali
A’râf Suresi 3. Ayet Açıklaması
Zımnen: Kılavuzu vahiy olmayanın kılavuzu şeytan olur. Evliyanın “tâbi olmak” fiiliyle kullanıldığı bu bağlamdaki en uygun karşılığı “otoritedir.
Lafzen: ‘Hafızanızı ne kadar da az kullanıyorsunuz.’ Hafıza, geçmişe yönelik bilgilerin ve tecrübenin biriktiği yerdir. Hafızayı kullanmanın sonucu, yaşanmışlıklardan ders almaktır.
Kur’an’da aynı kalıptan türetilen beş kavram vardır. Bunların her biri insanın aklını kullanma faaliyetinin farklı bir yönünü ifade eder. İşte o kavramlar ve aralarındaki ince anlam farkları:
1. Tezekkür, istikameti geçmişi gösteren düşüncedir ve hafızaya tekabül eder.
2. Tedebbur, istikameti gelecek olan ve tedbir üretmeyi hedefleyen düşüncedir.
3. Taakkul, bu ikisi arasında bağ kurmaktır.
4. Tefakkuh, bu üçünden elde edileni şimdi ve buraya da taşımaktır.
5. Tefekkür, bütün bu süreçlerin tümünü kapsar.
Bunların hepsi de olumlu düşünmeyi içerir ve tefa‘ul babından gelir. Olumsuz kullanıldığı tek yerde ise tef‘îl babından (fekkera) gelir (Bkz: 74:18, ilgili notlar).

6- 
Kendilerine (resul) gönderilenleri de gönderilen (resulleri)n kendilerini de mutlaka sorguya çekeceğiz.

Cemal Külünkoğlu Meali
A’râf Suresi 6. Ayet Açıklaması
Bu ayetten anlıyoruz ki; ümmetler peygamberlerin getirdiği mesaja sahip çıkmak ve bu mesajlara göre yaşamak konusunda hesaba çekileceği gibi, peygamberler de tebliğ vazifesinin hakkını verip veremedikleri konusunda hesaba çekilecektir.

8- 
Gerçek tartı o gündedir. Kimin tartıları ağır gelirse işte kurtuluşa erecekler onlardır.

Ahmet Varol Meali
A’râf Suresi 8. Ayet Açıklaması
1.Yani kıyamet gününde gerçek anlamda adalete uygun bir tartı olacaktır. Burada tartının nasıl olacağı konusunda değişik açıklamalarda bulunulmuştur. Bazı müfessirlere göre insanların dünyada işlemiş oldukları amellere kıyamet gününde belli cisimler haline gelirler ve bu halleriyle amel terazisine konurlar. Bazı müfessirlere göre kıyamet gününde tartılacak olan amellerin yazılı olduğu defterlerdir. Birtakım müfessirler de burada tartı ile adaletle hüküm verilmesi anlamının kastedildiğini söylemişlerdir.

9- 
Kimin de tartısı hafif gelirse, işte bunlar da ayetlerimize karşı haksızlık etmeleri nedeniyle kendilerini mahvetmiş olanlardır.

Erhan Aktaş Meali
A’râf Suresi 9. Ayet Açıklaması
1- İstenilen şeyleri yapmamaları.
2- Bu ayetler, insan için, yaptıklarından başka hiçbir şeyin yararının olmayacağını göstermektedir. Yaptıkları iyi şeyler, kötü şeylerden fazla olanlar Cennet'e; yaptıkları kötü şeyler iyi şeylerden fazla olanlar da Cehenneme gidecektir. Tartı ile kastedilen şey, terazi ile ölçmek değil iyilikler ve kötülüklerin birbiri ile kıyaslanmasıdır. Ayetten de anlaşılıyor ki iman etmiş de olsa kötülüğü iyiliğinden fazla olanlar kesinlikle Cehenneme gideceklerdir. Allah, adaleti tam olandır. Hiç kimseye torpil yapılmayacaktır. Bu ayetler, aynı zamanda “şefaat” inancını yalanlamaktadır.

31- 
Ey Âdemoğulları! Bütün mescitlere girerken¹ güzel giysilerinizi giyin, yiyin, için, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.

Mehmet Türk Meali
A’râf Suresi 31. Ayet Açıklaması
1 Bu ayetten; dışarıya çıkarken olduğu gibi namazda ve tavafta setri-i avretin (örtülmesi gereken yerleri örtmenin) farz olduğu anlaşılmaktadır. Ancak örtünmede tıpkı yeme ve içmede olduğu gibi israf etmek, yani örtüyü bir cazibe ve övünme aracı haline getirmek haramdır.

2 Cahiliye Arapları Kâbe’yi çıplak olarak tavaf ederler ve: “içerisinde Allah’a isyan ettiğimiz elbiselerimizle tavaf etmeyiz.” derlerdi. İbni Abbas’tan: Cahiliye döneminde kadınlar Kâbe’yi çıplak olarak tavaf ederlerken, “kim beni tavaf ederken ayıplayabilir ki” derlerdi. Sonra avret yerlerine, şarap üstüne sinek konmuş gibi hafif bir şey örter ve: “Bugün onun bir kısmı veya tamamı görünüyorsa da görünenini asla helal etmem” şeklinde şiir söylerdi. (Müslim) Ayrıca Araplar, hac zamanında etli yemek yemezler, hafif yiyeceklerle yetinirlerdi. (Kurtubî) Bu âyetin indiriliş sebebi, bu olaylardır.

3 İsraf: Kelime anlamı, herhangi bir şeyde sınırı aşmak demektir. Terim olarak ise, insanın yaptığı herhangi bir işte veya malını harcamada sınırı aşması ve sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesi demektir. Bu sınırın; Allah ve Resulü tarafından belirlenmesi gerekir. Buna göre; ölmeyecek kadar yemek bir zaruret, doyacak kadar yemek ise ihtiyaçtır. İslâm toplumunda ihtiyaçları öncelikle zaruretler tayin eder. İslâm, kaynaklarla ihtiyaçlar arasındaki ilişkileri, esasta israfın bertaraf edilmesi gereği açısından düzenler. İslâmî üretim tarzı, İslâm Devletine tabi olanların ihtiyaçlarını yeterli olarak karşılamak hedefine yöneliktir. Bu üretim tarzında ihtiyaç ilk sevk edici güçtür. Kapitalist sistemde ise tüketimin sevk edicisi üretimdir. Üretim yapıldığı için insanlar tüketmek durumundadır. Böylece Kapitalizmin tüketim hırsı sınırsız bir insan tipi meydana getirmiştir. İslâm, israf yasağı ile özel mülkiyet hakkına bir sınır getirmiş ve servet kimin olursa olsun, onda toplumun hakkı bulunduğu ilkesini benimseyerek, israfla bu hakkın yok edilmesine engel olmuştur.

32- 
De ki: “Allah’ın kulları için yarattığı güzelliği, rızkın iyisini, temizini yasaklayan kim?” De ki: “Bunlar dünya hayatında imana erenler için [meşru]durlar; Kıyamet Günü’nde ise yalnızca onlara özgü olacaklardır.” Anlama-kavrama yeteneği olan insanlar için bu mesajları Biz işte böyle açık açık dile getiriyoruz!

Muhammed Esed Meali
A’râf Suresi 32. Ayet Açıklaması
24 Özellikle yasaklananlar dışında dünya hayatında iyi ve güzel olan şeylerin inananlara helal olduğunu bildirerek Kur’an, zımnen, hayatı reddeden çileciliğin, terk-i dünyacı (dünyayı terk edici), kendine-eziyetçi eğilimlerin her çeşidini böylece yeriyor, mahkûm ediyor. İyi ve güzel şeylerin dünya hayatında hem inananlar hem de inanmayanlara eşit şartlarda arzedildiği, ama ahirette inanmayanlar için bu kapının kapanacağı îma ediliyor (karş. bu surenin 50-51. ayetleri).

33- 
De ki: “Rabbim ancak ve ancak açık ve gizli çirkinlikleri, günahı, azgınlık yapmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”

Mehmet Okuyan Meali
A’râf Suresi 33. Ayet Açıklaması
Ayette sayılanlar, çeşitli sebeplerle insanların yasakladığı şeylerin değil, Yüce Allah’ın haram kıldıklarının haram olduğunu ortaya koymaktadır. Hac esnasında bazı müşriklerin ileri sürdüğü birtakım yasaklara itibar edilmemesi gerektiği, asıl Yüce Allah’ın haram kıldıklarının dikkate alınması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Bu mesaj En‘âm 6:120. ayetle birlikte okunmalıdır.

37- 
Allah’a yalan uyduran veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir ki! Onlara, kitapta (yazılı olan azaptan) payları ulaşacaktır. Sonunda onları vefat ettirecek elçilerimiz (melekler) kendilerine geldiğinde “Allah’ın peşi sıra yalvardıklarınız nerede?” diyeceklerdir. Onlar da kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ederek “Bizden kaybolup gitmişler!” diyeceklerdir. 

Mehmet Okuyan Meali
A’râf Suresi 37. Ayet Açıklaması
Yüce Allah’a yalan yakıştıranlarla ilgili benzer kullanımlar: Âl-i İmrân 3:94; En‘âm 6:21, 93, 144, 157; Yûnus 10:17; Hûd 11:18; Kehf 18:15; ‘Ankebût 29:68; Zümer 39:32; Saff 61:7.,Ölüm melekleriyle ilgili benzer kullanımlar için bkz. Nisâ 4:97; En‘âm 6:61, 93; Enfâl 8:50; Nahl 16:28, 32; Muhammed 47:27.,Benzer mesajlar: En‘âm 6:94; Hûd 11:21; Nahl 16:87; Kasas 28:75; Mü’min 40:74; Fussilet 41:48.