"Kimin boyası Allah’ın boyasından daha güzel olabilir? İşte bu yüzden biz, ancak O’na kulluk ederiz!" Bakara Sur, 2/138

Kıymetli dostlar! 

Allah(cc)’ın boyası boyaların en hasıdır. Sentetik ya da suni değildir. Boyaların en hası ise fıtrat boyasıdır.

Hepimiz Müslüman olmanın şerefini yaşıyoruz. Şu ayeti hepimiz biliriz. “Allah'a davet eden, salih amel işleyen ve: ‘Ben gerçekten müslümanlardanım!’ diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir?” Fussilet Sur,41/33

Şükredecek o kadar çok şeyimiz var ki... 

Müslüman bir anne babadan doğmak.

Müslüman bir çevrede yaşıyor olmak.

Müslüman bir bakış açısına sahip olmak.

Müslümanca bir tavır tutum ve eylemler içerisine girebilmek.

Ve Müslümanca ölebilmek.

Müslüman kimse;

1- Aklını, ruhunu ve tüm benliğini Kur’an ve peygamber ahlakı ile formatlayabilen/süsleyen bir insandır.

2- Fıtrata yatırım yapan, vicdanını diri tutan, iradesini şeytana ipotek ettirmeyen ve kazanımlarını ahlak ile taçlandıran kimsedir.

3- Batı/l paradigmaların, fikir ve ideolojilerin vurduğu tüm suni/sentetik boyaları reddederek tevhit ve adalet eksenli, vahdet ve muhabbet söylemli, iyilik erdem ve merhamet odaklı hareket edebilen kimsedir.

Kim ki karlı bir yatırıma yönelmek istiyorsa, mutlu huzurlu ve müreffeh bir hayat sürmek istiyorsa, ebedi kalıcı ve sürekli olandan yana tercih kullanmak istiyorsa, güçlü olmak, zaferler kazanmak, cazibe merkezi oluşturmak istiyorsa yapacağı şey Allah’a kaçmak, Allah’lı olmak ve Allah’ın boyası ile boyanmaktır. Zira Allah’lı olmak; anlamlı olmak, ahlaklı olmak ve amaçlı olmaktır.

Allah’ın boyası ile boyananların tavrı;

1- Hz. Adem’in oğlu Habil’in kardeşi Kabil’e karşı sergilediği tavırdır. Yani öldürmemek.

2- Hz. Yusuf’un kardeşlerine karşı sergilediği tavırdır. Yani affedici olmak.

3- Hz. Lokman’ın evladına karşı sergilediği müşfikçe tavırdır. Yani “Ey Oğulcuğum!” diyebilmek.

4- Gökyüzünün öğrencisi yeryüzünün öğretmeni Hz. Muhammmed(sav)’in Taif’te taşlanmasına rağmen, Uhud’da dişinin kırılmasına ve amcası Hz. Hamza’nın şehit edilmesine rağmen “Rabbim! Onlar bilmiyorlardı!” demek ve beddua etmemek.

5- Rabbimizin biz kullarına rahmeti ve merhameti gereği gönermiş olduğu vahyin elçisi Hz. Muhammed(sav)’in Mekke’yi fethettiğinde Müşriklere karşı sergilediği tavır. “Bugün size Yusuf’un kardeşlerine dediğini diyorum. Affediyorum!” diyebilmek.

6- Ve yine anne-babalarımız yanımızda yaşlandıkları halde onlara “Öf!” bile dememek.

Bu örnekleri çoğaltmamız elbette ki mümkündür. Bize düşen bu güzel örneklikleri hayatımıza taşıyabilmek ve hayatımızı bu tür güzelliklerle daha anlamlı hale getirebilmektir.

Bu duygu ve düşüncelerle sizleri Allah’a emanet ediyorum.