Hazreti Musa bir gün tur dağındayken RABBİME bir soru soruyor, diyor ki, “seni nere de bulayım sana en yakın olan kimdir” RABBİM iz de beni “kalbi kırıkların yakınında bulabilirsin ben onlarla beraberim diye söylüyor.” din büyüklerimiz diyor ki “dil küçüktür ama, bazen en büyük can acıtan bazen de çok büyük şifa kaynağı, bir mehlem olabiliyor ifadesini kullanıyorlar.”

İnsanlarla konuşurken çok dikkat etmemiz gereken bir organdır dilimiz. engelliler de yaratılanın en şereflisi olan insandır. Bir takım eksiklikleri olması onları yaradılmışlardan farklı kılmaz. Hangi dünyalık makam ve mevkilerde olsak ta gerçek üstünlük takva üstünlüğü sözünü unutmamamız gerekir.

PEYGAMBER efendimiz kureyş kafirlerine islamiyeti anlatırken gözleri görmeyen bir sahabe olan Abdullah İbni MEKTUM hazretleri yanına geliyor, “bana islamiyeti anlatırmısın ey! Muhammed?” diyor ve bunu üç dört kez tekrarlıyor. PEYGAMBER efendimiz de hafif bir şekilde konuşuyorum, görmüyormusun şeklinde yüzünü hafif ekşitiyor, ve bunun üzerine ABESE suresinin ilk ayetleri nazil oluyor. Ve efendimiz Abdullah Bin Ümmü Mektum u gördüğü yerde kendisine güzel sözlerle iltifat eder, “RABBİM in kendisi için bana ayet indirdiği insan nasılsın”? diye şakalaşır, kendisi sefer de olduğu zaman onu imamet makamına bırakırdı.

Yine birgün bir görmeengelli sahabe evinin uzaklığından dolayı namaza gelemeyeceğini efendimize arzedince, PEYGAMBER efendimiz ona şöyle bir soru sorar, “ezanı duyuyormusun?” evet yanıtı alınca, “o zaman camiye de gelebilirsin” cevabını vererek onu sosyal hayattan dışlamayarak, engellinin toplumla bütünleşmesini sağlar.

Ve hiçbir zaman engelliyi, kalbi kırıkları incitici bir dil kullanmaz.

Tabi bu olaylardan bizim ne tür dersler çıkaracağımız ı sizlere bırakıyorum.

Bir engelli gördüğünde, elin ona baston olsun.Şayet elin baston değilse bari dilin sopa olmasın.

Güzel bir söz söyleyemiyorsan sus ki dilin gönlü yaralayan bir ok olmasın.