Aile en küçük toplumsal birimdir. Aile oluşturulurken niyet, birlikteliklerin bir ömür boyu, iyi ve kötü günde sürmesidir. Eğer bu birliktelikler doğru bir şekilde başlatıldı ise tadına doyulmaz. Yani evlilik niyetleri, gerekçeleri ve istekleri, karşılıklı açıklaştırıldı ve kabul gördü ise doğru başlangıç yapılmış demektir. Bunun sağlanabilmesi için bireylerin önce kendilerini tanımaları, kendilerini doğru anlatabilmeleri, karşılarındakileri tanımaları ve doğru anlayabilmeleri gerekir. Yani anlaşabilmeleri gerekir. Burada aynı fikirde olma zorunluluğu değil, karşıdakini anlayabilme ve olduğu en gerçek hali ile kabul edebilme zorunluluğu vardır. Eğer ailede bireyler anlaşabiliyorlarsa aile sağlıklı olarak devam eder. Anlaşma yoksa ya aileymiş gibi devam eder ya da kopar.

Aile içinde bireyler kendilerini değerli, o ailenin vazgeçilmez ve eşsiz bir parçası olarak hissettiklerinde mutlu olurlar. Bunun sağlanabilmesi için de aile bireylerinin birbirleri ile iletişim içinde olması gerekir. İletişim içinde olmak için herkesin her zaman aynı ortamda bulunması veya aynı şeyleri paylaşması gerekmez. Herkesin birbirine ‘sen her nerede ve kiminle olursan ol, her nerede ve kiminle ne yaparsan yap, her halinle ve her yönünle bizim için önemlisin’ mesajını vermeliler.

Aile üyeleri birlikte geçirdikleri zamanların dışında da yaşamlarını başkalarıyla keyifle ve coşku ile sürdürebilmeliler. Çünkü her birey ailenin bir parçası olmakla birlikte aynı zamanda toplumun da bir parçasıdır. Kişinin toplumun değerli bir üyesi olduğunu hissetmeye ve yaşamaya da gereksinimi vardır.

Aile üyeleri arasında bağımlılığın değil bağlılığın olması gerekir. Hastalı vb. durumlarda geçici süre ile bağımlılık olabilir. Böyle zamanlarda da yardımlaşma ve dayanışma bağların güçlenmesini sağlar.

Aile bireyleri kendilerini o ailenin içinde özgür hissetmeliler. Ve sevgi de koşulsuz olmalı. Durumlar her ne olursa olsun, başıma her ne gelirse gelsin, ben o ailenin içinde sevilirim ve ben bu sevgiye layığım duygusu içinde olunmalıdır.

Gerçek sevgi karşıdakinin gelişimine ve mutluluğuna kendini adamaktır. Aileyi oluşturan bireylerin bu anlayış ve çabada olmaları gerekir. Aile içinde tek taraflı fedakarlıklar değil, birbirine karşılıklı sorumluluklar olmalı. Ailenin sağlıklı devamı için herkesin etkili ve içtenlikli bir uğraş göstermesi gerekir.

Aile içindeki iletişimin bir başka özelliği de sadece karı koca ya da anne – baba çocuk ilişkisi şeklinde olmamasıdır. Önce arada, insan insana bir ilişkinin kurulabilmiş olması gerekir. Eşimle evliyiz ama ben onun sahibi değilim. O benim malım değil. O benim yol arkadaşım, ona ve onunla ilişkime özen göstermeliyim duygusu ve gayreti olmalı. ‘Önce insan sonra eş, önce insan sonra çocuk’ Aile içinde bu anlayış sağlanabildi ve yaşama geçirilebildi ise kişiler kendilerini hem özgür bir birey hem de ailenin vazgeçilmez, olmazsa olmaz bir parçası olarak hissederler. Bu duygular içinde yaşamını devam ettiren ailelerde sağlıklı gelişim kaçınılmazdır.

Kişiler aile içinde kendi bireysel yaşamlarını da anlamlı bulmalılar. Ortak yaşamları ile birlikte, kendilerine özel, yaşam alanları da olmalı. Ve bu alanlara diğer aile üyeleri tarafından saygı duyulmalı ve destek verilmeli. Bireyler kendi değerlerini ailenin diğer üyelerinin değerleri ile bütünleştirebilmeli. Farklılıkları engel değil zenginlik olarak görüp yaşayabilmeli.

Aile üyeleri kendilerine özel arkadaşlık ilişkileri oluşturabilmeli ve akrabalık ilişkilerini de gönüllerince sürdürebilmelidirler. Bu ilişkilerde sadakat ve sorumluluk bilinci ile hareket edilmelidir.  Sadakat özellikle eşler arasında evliliği sağlıklı yürütülebilmesi için en temel değer olmalı ve asla ihlal edilmemelidir. Diğerleri ile ilişkilerdeki sorumluluk  bilinci ile sürdürülen özgürlük alanı, diğer aile üyeleri tarafından desteklenmelidir.

Sağlıklı ailelerde bazen çatışmalar da olmalı, zaten olur da… Çatışmalar onur kırıcı bir özellikte, şiddet içeren ve kişiliğe saldırılar şeklinde değil, davranışlara yönelik, onur kırmayan ve çözümcül özellikte olmalı. Ailede yaşanan sorunlar ve çatışmalar aile üyelerinin sorun çözme becerilerinin de gelişmesine katkı sağlar.

Aile içinde sağlıklı bir iletişim ve etkileşim ortamı varsa huzur, mutluluk, coşku ve anlamlı bir yaşam da vardır. Bu ortamın oluşturulmasında sorumluluk aile içindeki herkesindir. Yalnız anne babaların bu konuda biraz daha bilinçli bir gayret içinde olmaları gerekir. Çünkü sağlıklı çocuklar sağlıklı ailelerde yetişir. Anne babaların çocuklarına bırakabilecekleri en değerli mirasta aralarındaki güzel iletişimdir.