RİAYE:
İlk mutasavvıflardan Haris el Muhasibinin yazdığı “er Riaye” kitabında geçen mevzu/uydurma hadisler. Ebu Züra er Razi (241) Muhasibinin kitapları sorulduğunda şöyle demiştir: “O kitaplardan uzak dur, çünkü onlar bidatlerle doludur ve insanı dalalete sevk eder.
Tasavvuf kültüründe hadis kitabının yazarı ve bizim de kitabında alıntı yaptığımız, Muhittin Uysal şu önemli ayrıntıyı dile getirmektedir. Şu var ki, insanımız söz konusu eserlerde nakledilen, “Bir kısım sözlerin” hakikatte hadis olmadığını bilme hakkına sahiptir. Bu, hadis olmayan sözün değersiz ve yanlış olduğu anlamına gelmez. Bu sözün Peygamber sözü olmadığını bilerek yorumlaması, kültür hayatımıza katkıda bulunduracaktır.
Tasavvuf kültüründe hadis: Muhittin Uysal kitabından alıntılar:
Hadis kitaplarında bulunmayanlar:
19- “Allah bir kulundan razı olduğunda şöyle buyurur: Ey ölüm meleği! Falan kişiye git, dünya sıkıntısından rahatlamam için, onun ruhunu alıp bana getir. Onun ameli bana yeter. Ben onu denedim ve beğendiğim bir konumda buldum. Bunun üzerine Azrail, yanına beş yüz melek, yanlarında reyhan dalları ve Zaferan kökleri yanlarında olduğu halde ve her bir melek arkadaşının müjdesinden farklı bir müjde vererek inerler. Melekler ellerinde reyhan dalları olduğu halde, onun ruhunun çıkması için iki saf olarak ayağa kalkarlar. Şeytan onları görünce elini başına kor sonra çığlık atar. “Beraberindekiler ona:” Size ne oldu efendim” derler. Şeytan onlara: “Şu adama yapılan ikramı gömüyor musunuz? Bu adam bu dereceyi elde ederken sizler neredeydiniz” diye sorar. Onlar da: “Onu ayartma hususunda gayret gösterdik, ama masum idi başaramadık” diye cevap verirler.
Muhasibinin er “Riaye” kitabında hadisi kutsi olarak geçen ve hiçbir hadis kitabının içine almadığı bir söz yığını.
(El Muhasibi, er “Riaye” tasavvuf kültüründe hadis M. Uysal)
20-“AMELİ İLE MÜRAİLİK YAPAN KİŞİNİN DAHA ÖNCE YAPTIĞI AMELLER BOŞA GİDER.”
Supki, Iraki ve Fettani bu sözün hadis kitaplarında bulamadıklarını söylemişlerdir.
21-“ÖLÜM ACISININ ZERRESİ DAĞLARIN ÜZERİNE KONULMUŞ OLSAYDI, ONLARIN HEPSİ ERİR GİDERDİ.”
Hadisin manası yönünden uydurma olduğu anlaşılmaktadır. Subki (771/1834) hadis kitaplarında bulunmadığını söylemiştir.
22-“BİR İŞİ YAPMAK İSTEDİĞİN ZAMAN SNUNCUNU DÜŞÜN. HAYIRLI BİR İŞ İSE YAP, KÖTÜ İŞ İSE YAPMA!”
Yine söz içeriğinde bir mahsur olmamasına rağmen hadis âlimleri bu cümleyi de sahih kabul etmemişlerdir. Iraki, hadisi ibn-ül Mübarek (181) çok zayıf bir ravi olan Abdullah b. El Misver’den tahriç ettiğini söylerken bu ravi hakkında A. İbn Hanbel “hadisleri mevzu”, Nesai, Darekutni “metruk”, Ebu Cafer el Haşimi “Sika değil” demiştir. El Elbani, hadisin uydurma olduğuna hükmetmiştir.
(el Nuhasibi, er “RİAYE” den Tasavvuf kültüründe hadis M. Uysal)
23-“Allah, İBADET EHLİ GENÇLE MELEKLERE ŞÖYLE ÖVÜNÜR: EY BENİM İÇİN GENÇLİĞİNİ FEDA EDEN, BENİM İÇİN ŞEHVETİNİ TERK EDEN GENÇ! SEN BENİM KATIMDA BAZI MELEKLERİM GİBİSİN.”
Subki, hadisin isnadını bulamadığını söylerken, onu A. İ. Hanbel onu merfu hadis olarak değil Yezid b. Keyseranın sözü olarak nakleder. Elbani de uydurma olduğuna hükmetmiştir.
24-“KİM İÇİNDE BİR DİRHEM, HARAM OLAN ON DİRHEME BİR ELBİSE SATIN ALSA, BU ELBİSEYİ ÇIKARANA KADAR HİÇ BİR NAMAZI KABUL OLMAZ.”
Hatip el Bağdadi, nin İbn Ömer’den rivayet ettiği hadis için Iraki zayıf, Elbani çok zayıf demişlerdir. İbn Tahir el Makdisi ile Zehebi ise senedinde ki, Abdullah b. Eyyup b. Ebillac’ın yalancı olduğunu söylemişlerdir. Bu nedenle Çok zayıf, en zayıf sayılmıştır. (el Muhasibi, er “RİAYE” den Tasavvuf kültüründe hadis M. Uysal)
25-“NAMAZDA SAKALI İLE OYNAYAN BİRİNİ GÖREN PEYGAMBER EFENDİMİZ, “ŞAYET KALBİ HUŞU İÇİNDE OLSAYDI, ORGANLARI DA HUŞU İÇİNDE OLURDU” buyurmuştur.
Tasavvufta ve hadis te ünlü olan Kuşeyri, (465/1O73) er “RİSALE” isimli kitabında görülen Mevzu/uydurma hadisleri görelim:
26-“ŞAYET İSA YAKIN BAKIMINDAN İLERLEMİŞ OLSAYDI, HAVADA YÜRÜRDÜ.”
Aynı sözler daha evvel başka tasavvuf kitabında yine geçmişti. Yani Evliya Yakin bakımından daha ileride olmuş, istedikleri zaman su üstünde, hava üstünde yürüyorlarmış. Peygamber de diyesiymiş ki İsa, Peygamber olarak manevi yönden biraz daha Allah’a yakınlık kazansaydı yürüyerek havada gezerdi.