Bugün, 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü. Maalesef ki böyle bir gün ilan edilip, insanlar bilinçlendirilmek istenmiş. Böyle bir güne gereksinim duyulması, bir güne bu anlam yüklenilip faaliyetler yürütülmek istenmesi ne acı bir durum… Erkeğe yönelik şiddetle mücadele diye sloganlar hiç gördünüz ya da duydunuz mu?
Ne acıdır ki şiddete uğrayan hep kadınlar olmuştur. Fiziksel olarak erkeğin güçlü olması, bunu kadınlara karşı kullanabileceği anlamına gelmemektedir. Ülkemizdeki kadına şiddeti konuşacak olursak eğer çok vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Hem kadına karşı şiddet olaylarının sayısı inanılmaz boyutta hem de şiddet gösteren erkekleri toplum tarafından gereksiz bir aklama çabası bulunmakta. Oysa ki şiddeti göstermenin herhangi bir nedeni ya da bahanesi olamaz. Ancak toplumumuza öyle bir algı yerleşmiş durumda ki, erkek sinirlendiği takdirde veya kendince haklı olduğunu gördüğü an bunu yapabilme hakkına sahip olduğunu düşünmekte. Bunun önüne geçebilmek için de çok ciddi bir şekilde toplumu eğitmeli ve bilinçlendirmeliyiz.
Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kendi sektörümde çalışan erkek basın mensuplarının yaptıkları şiddet çeşitlerine değinmek istiyorum. Haber dilinde cinsiyet ayrımı yaparak, dil kullanımında belki kasten belki farketmeden kadını aşağılayarak birçok haber veya başlık yazabiliyorlar. “Erkek sürücü” denmez iken mutlaka “kadın sürücü” diyebiliyorlar. Cinayetin çeşidi olmaz, kim öldürülürse öldürülsün cinsiyeti farketmeksizin bu cinayettir. Lakin medyada erkek öldürüldüğünde “cinayet” denirken, kadın öldürüldüğünde “kadın cinayeti” diyerek ayrı bir başlık atma gereksinimi hissediyorlar. Bir trafik kazası haberinde “5 ölü 3 yaralı bunlardan 2’si kadın 1’i çocuk” gibi açıklamalar yapılırken asla “2’si erkek” denmiyor. Farkında olmasalarda kadını ve çocukları erkekten ötekileştirmiş, ana karakter veyahut asıl kişinin erkek olduğunu vurguluyorlar. Kadına şiddet olaylarına haber verirken, detaylara inmelerini de tasvip etmiyorum. Bilmeyenlere yol göstermiş, fikir arayanlara da akıl vermiş oluyorlar. Aynı şekilde eşini, kızını ya da herhangi bir kadını şu iddialar yüzünden öldürmüş diye haberde yer vermelerini de ahlaken uygun bulmuyorum. İddia ne olursa olsun bunu yapmaya hakkı olmadığını öncelikle medya çalışanlarının idrak etmesi gerektiği kanısındayım zira bizler kamuoyuna seslenen, haberlerimizle veya sözlerimizle kamuoyunu etkileyebilecek, şekillendirebilecek bir konumda bulunmaktayız. Bunun önemini ve etkisini iyi anlayıp, kelimelerin gücünü farkedip ona göre kullanacağımız sözcükleri seçmeliyiz. Farkında olmadan şiddete, eşitsizliğe insanları yönlendirmemeliyiz.
Biz kadınlar insan onuruna yakışır, şiddetten uzak ve eşit bir hayat hak ediyoruz. Bırakın kadınlar renkleriyle hayatı güzelleştirsin, gülüşleriyle yaşama sevinç katsın.
KADINA ŞİDDETE HAYIR !
Melda GENEŞ
Yorumlar