622—“Eğer ölüm ile ilgili olarak sizin bildiklerinizi hayvanlar alemi bilmiş olsaydı, onların üzerinde, yiyebileceğiniz bir lokma et bile bulup yiyemezdiniz.”
(Eşrefoğlu Rumi, Müzekkin-Nüfus, s. 186; Bu hadis ciddi anlamda zayıf olan bir hadistir. Nitekim Elbani de, “Zaif-ül Cami” adlı kitabında bu hadisin ciddi mana da zayıf olduğunu belirtmiştir. Yine “Keşf-ül Hafa” h: 2097; Süyuti “Cami-üssağir” h: 7433; Ebu Nuaym Hilye 6/392; Zehebi, Siyer Ala minnübela 2/1402; Bu hadisin isnadında Abdullah b. Seleme bulunuyor. Darekutni, bunun zayıf biri olduğunu zikrediyor. Söylendiği gibi bu hadis, ciddi mana da zayıf olan bir hadistir. )
Dipnotta da belirtildiği gibi bu rivayet hadis olarak ciddi mana da zayıf olan bir rivayettir. Mevzu olma ihtimalinin de göz önünde bulundurulması gerekir.
623—“Şüphsiz Allah ruhları, bedenlerinden dört bin sene önce yaratmıştır.”
(Eşrefoğlu Rumi, Müzekkin-Nüfus, s. 196. Bu lafız ile ulaşabildiğim Kaynaklarda Herhangi bir hadise rastlamadım. Hadisin uydurma olduğu kuvvetli muhtemeldir.)
Eşrefoğlu Rumi’nin hadis hakkında ki açıklaması:
“Allah varlıkları yaratmazdan, ruhlarını var etmezden dört bin yıl öncesinden onların rızıklarını yarattı. Rızıklardan üç bin yıl öncesinden de ölümü yarattı. Ölüm denen varlık, her yıl bir defa olmak üzere var olan tüm ağızları ve dilleriyle bağırıp seslenerek ortalığı velveleye verir. Ölümün bu seslenişinden, narasından tüm melekler sersemleşerek korkuya kapılırlardı. Buna dayanamayan melekler en Sonunda Allah’a yalvarırlar ve derler ki:
“Rabbimiz! Bu ses ve gürültüde neyin sesi ve gürültüsüdür ki, hepimiz onun narasından korkuya kapılıp ettiğimiz tesbihlerimizi unutur olduk.” Bunun üzerine Hak Teâla onlara: “Işittiğiniz o ses ve nara, ölümün sesi ve gürültüsüdür. Yerde ve gökte ne kadar canlı var ise, Sonunda hepsini ortadan kaldıracaktır. Kaldı ki: “Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır.”(3/185) diye de buyurdu. Melekler: “Rabbimiz! Ne olur o ölüm denen şeyi görebilir miyiz? Diye yakardılar. Hak Teâla da, öyleyse hazır olun, az sonra onu göreceksiniz, buyurdu.
Daha sonra Hak Teâla ölüme emir vererek: “Ey ölüm! Tüm kanatlarını ve ağızlarını da açarak gürültü çıkar, ortalığı velveleye ver” diye buyurur. Bu emir üzerine o an da ölüm harekete geçerek uçmaya başladı ve varlığını meleklere gösterdi. Melekler böyle bir heybet ve azamet içerisinde onun çıkardığı gürültü ile ölümü görünce, o andan itibaren hepsi kendilerinden geçip bayıldılar. Tam bir yıl melekler böyle baygın kaldıktan sonra ancak kendilerine gelebildiler ve ayıldılar.
Melekler ayılınca bu defa: “İlahi Rabbimiz! Sen, bu ölüm denen varlıktan daha büyük ve heybetli başka bir varlık yarattın mı?” diye sordular. Hak Teâla da: “Yarattığım tüm varlıklar içerisinde âlemde ölümden daha büyük bir varlık yaratmış değilim” diye buyurdu. Nihayet ölüm denen varlık, gidip yerine yeniden yerleşti.”
Eşrefoğlu Rumi’nin hadise yaptığı izah burada bitti. Öncelikle şunu söyleyelim ki, başta “Ruhların bedenlerden önce yaratıldığını bildiren hadis tam bir uydurmadır. Ondan sonra hadisi izah ediyorum diye anlattığı ölüm hikâyesi, meleği ve Allah ile melekleri konuşması, meleklerin bayılıp-ayılması hepsi de ne ayettir, ne hadistir ve ne de ilhamdır. Bunlar Allah’a, peygambere, uydurulmuş yalanlardır.
Bir kısım tasavvufçular ve Müslümanları korkutup onlardan menfaatlenmek isteyen mollalar, ölüm anının dehşetini abartarak anlatırlar ve o anı Kurtarmak için Yasin okumayı, Tebareke okumayı, Şeytanın elinden imanı kurtarmayı ve Münkir Nekir’e karşı yardımcı olmayı vaad ederek insanları kandırırlar ve sömürürler.