Daha 17 yaşında bir kız çocuğu... Ailesinin göz bebekleri, dokunmaya kıyamadıkları evlatları... Ülkemizin masum çiçeklerinden biri... Bu çiçeği soldurdular, daha genç yaşında bu hayattan kopardılar.
12 Temmuz günü evine giderken yolda peşine takılan, ülkeye kaçak olarak girmiş Afgan bir sapık yüzünden geleceğinden, hayallerinden, hayatından koparıldı. Ayşegül kızımızı zorla ormanlık alana çekip, tecavüz etmeye çalışmış ve yakalanma korkusuyla başını taşla ezmişti. O günden bu yana kızımız hastanede tedavi görüyordu. Aylardır komada olan çocuğumuzu kaybettik.
Giden bir can, yüreği yanan bir aile, bu acıya ortak olup, içinde hisseden binlerce Türk kadını... İçimiz yanıyor, isyan ediyoruz artık.
Kendi vatanlarını terkedip, annesini kızını bırakıp gelen, şu hayatta değer verecekleri hiç bir şeyi kalmamış, sorumsuz, başıboş dilediğince takılıp gezen, sapık zihniyetli bir güruh memlekete doldu. Her geçen gün karıştıkları olaylar, sapkınlıkları, arsızlıkları... Ve bunlara göz yumanlar...
Neden sessizsiniz? Neden toplumun huzurunu, barışını yok edenleri hala bu ülkeye dolduruyorsunuz? Toplumda barışı, güveni sağlamak zorundasınız. Kendi vatanına, ailesine hayrı olmayanların bu ülkeye bir katkısı olacağını mı zannediyorsunuz? Artık görün kadınlarımız, çocuklarımız mültecilerin esiri oldu.