Pandemi döneminden sonra yaşanan Rusya Ukrayna Savaşı’nın etkileri bitmeden 6 Şubat’ta yaşanan deprem ve ekonomik kriz sonrası ülkemizde her şey artık çığırından çıkmaya başladı.

                Ev ve iş yeri kiralarına kimse yetişemiyor. Gıda ürünleri ve temel ihtiyaç malzemeleri her geçen gün zam almaya devam ediyor. Artan vergiler, gelen zamlar, yüksek faturalar derken artık vatandaş nasıl yetişeceğini şaşırmış durumda. İşverenler artan maliyetler altında ezilmeye devam ediyor. İşçisi, patronu, mesleği ne olursa olsun herkes ciddi bir ekonomik krizden geçiyor. Döviz kurları sürekli artıyor, Türk Lirası her geçen gün değer kaybettikçe kaybediyor. Enflasyon aldı başını gidiyor.

Vatandaşlar yetkililerden enflasyonu durdurmasını beklerken bir çözüm yolu ararken, aynı zamanda yine bazı vatandaşlarımız fırsatçılık peşine düşüyor. Aydan aya kiralara, ürünlere zam yapılması, vatandaşlara fahiş fiyatlar sunulması pes dedirtiyor. Kimi esnaf öyle zam yapıyor ki ürünlerine, enflasyonun ötesinde. Ev, araba satışlarında bırakın aydan aya fiyat değişmesini, günden güne fiyat değişiyor. Bir gün önceki verilen rakam ile bir gün sonraki rakam arasında uçurumlar kadar fark oluyor.

                Her gün değişen fiyatları denetleyen bir kurum olmayınca ve yaptırımlar gelmeyince kim kimden ne koparırsam kâr hesabında yaşıyor. Lakin çok önemli bir şeyi unutuyorlar. Enflasyon, pahalılık, zamlar, ekonomik kriz derken insanlar insan olduklarını unutup sadece para düşünür oldu.

                Toplumda her geçen gün her alanda ahlaksızlık gittikçe büyüyor ve işin en acıklı tarafı ise her gün fiyat değiştirenler yaptıklarının ahlaksızlık olduğunu değil, ticari zeka olduğunu öne sürerek birde övünüyorlar. Ee ne demişler cahilde eksik olan akıl değildir, o kurnazdır, eksik olan ahlaktır!

                Unutmayın ki bir toplumu adaletsizlik ve ahlaksızlık öldürür. Şimdi siz söyleyin toplumumuzda ahlaksızlık hakim mi değil mi?