Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 tarihinde kurulmuş ve bu sene 29 Ekim’de 100 yaşına girecektir. Türk toprakları birçok savaşa sahne olmuş ve her koşulda Türk yurdu olarak kalmıştır. Atalarımız, şehitlerimiz kanlarının son damlasına kadar bu vatan için savaşmışlardır. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda sonra tekrar anlaşılmıştır ki, bu topraklar dünyanın göz diktiği eşsiz nimetlerdir. Büyük savaşların içerisinden çıkıp, sayısı şehit veren Türkler her şeye rağmen 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak özgürlüklerine ve vatanlarına ne derece düşkün olduklarını apaçık beyan etmişlerdir.

            29 Ekim 2023 tarihinde 100. Yılına girecek olan cumhuriyetimize de 100. Yılına yakışır kutlamalar yakışır diye düşünüyorum. Birçok kurum ve kuruluş önceden etkinliklerini hazırlamış ve sene boyunca projelerine kutlamalarına devam etmektedir. Ancak Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT), geçtiğimiz gün aldığı bir karar ile 100. Yıl kutlamaları kapsamında bünyesinde gerçekleştirilecek olan konser ve gösterileri, Gazze’de yaşanan olaylar nedeniyle ertelediğini, erteleme neticesinde de 100. Yılı kaçıracağından dolayı aslında dolaylı olarak iptal ettiğini duyurdu. Benim devletim ve devletimin değerleri her şeyden çok daha önemlidir. Hiçbir sebep benim devletimin ve milletimin en anlamlı ve özel gününden daha değerli olamaz.

            Dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir savaşa, zulme ve haksızlığa sonuna kadar karşıyım lakin alınan bu karardan sonra birçok soru geldi aklıma. Öncelikle Türkiye’de yaşanan terör saldırılarından ötürü hangi Arap ülkesi veya diğer ülkeler kutlamasını iptal etti? Hiç kimse Türkiye için tek bir adım dahi atmazken neden sürekli biz adım atıyoruz? Bize verilmeyen değeri, gösterilmeyen özeni neden ısrarla ve inatla göstermeye gayret gösteriyoruz?

            Sorular cevapsız kalırken, işin aslının milli ruh ve bilincin kaybolmasında yattığına inanıyorum. 100. Yıl ruhunu hissetmeyen, yaşamayan bir kitle var maalesef, oysa ki o gün yapılan kutlamalar eşi benzeri olmayan bir şekilde yapılmalıdır.

            75. Yıl kutlamalarına yaşı yetenler iyi hatırlar, devletin tüm kurumlarının tabelaları, sokakları, ülkenin dört bir yanı, memurların yakasındaki rozetlere varana kadar 75. Yıl logolarıyla süslüydü. Okullarda yıl boyunca gösteriler yapılmış, öğrencilere cumhuriyetin tarihi, önemi anlatılmıştı. Çocuklara milli şuur aşılanmıştı. 75.Yıla özgü hatıra paraları, ülkenin her yerine Türk bayrakları ve Atatürk posterleri asılmıştı. 75. Yıl kutlamaları sanki cumhuriyetin ilk senesi gibi büyük bir coşkuyla kutlanmıştı.

            Her geçen gün milli bayramlar daha sönük kutlanmaya başlıyor, gelen her yeni nesil Türklükten, tarihten, milli değerlerden kopuk bir şekilde büyümeye başlıyor. Çocuklarımıza geçmişimizi, milli değerlerimizi böyle önemli günlerde anlatmalıyız ve o duyguyu onlara hissettirmeliyiz ki, geleceğimiz bilinçli ellerde olsun.

            Benim devletimin en önemli gününe, 100. Yaşına yaklaşırken başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün atalarımızı, şehitlerimizi saygıyla sevgiyle anıyor ve Allah’tan rahmet diliyorum. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” sözüyle yazımı noktalıyorum. Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…