Allah Teala, aldığı bir uzvun karşılığında kulu sabreder ve hâline razı olursa; onu ya bu dünyada ya da ahirette pek çok nimetlerle mükâfatlandırır.

Fâni dünyada dertler de fânidir. Peygamberimiz, “Dünya ve benim misalim bir ağacın altında gölgelenip, sonra terk edip giden yolcunun misali gibidir.” diyor.

Sıkıntılara ve dertlere sabredilirse, hakiki manada az bir fedakârlıkla çok büyük mertebe elde edebilme imkânı kazanabiliriz.

Aziz Mahmut HÜDAYİ Hazretleri bütün varını yoğunu infak edip sırmalı kaftanıyla Bursa sokaklarında ciğer satmamış olsaydı, bugün ismini bizler bu kadar hatırlar mıydık?

Bursa’dan bugüne kadar sayısız kadı geçmiştir. Ama biz onun adı geçtiğinde edeple tazim gösteriyoruz.

Rabiatü’l-Adeviyye Hazretleri çok oruç tutardı, bir keresinde bir hafta hiç yiyecek bulamadı. Sekizinci gece açlığı iyice şiddetlendi. Nefsine eziyet ettiğini düşünürken birisi kapıyı çalıp bir tabak yemek getirdi. O da yemeği alıp yere koydu. Mum getirmeye gidince bir kedinin yemeği dökmüş olduğunu gördü. Su bardağını almaya gitti, mum söndü, su içmek isterken bardak düşüp kırıldı. O da “Ya Rabbi! Bu zavallı kulunu imtihan ediyorsun, fakat âcizliğimden sabredemiyorum.” diyerek bir “ah” çekti. Bu ahtan neredeyse ev yanacaktı. Bir ses duydu “Ey Rabia! İstersen dünya nimetlerini üstüne saçayım, istersen üzerindeki dert ve belaları kaldırayım. Fakat bu dertler ve belalarla dünya bir arada bulunmaz.” Hazret-i Rabia bu sözü işitince, “Ya Rabbi! Beni kendinle meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere bulaştırma”. diye dua etti.

Günümüz teslimiyet örneklerinden de bir misal vermek isterim. Dünyaca ünlü tenisçi Arthur ASHE hastalandığında dünyanın her köşesinden gelen mektuplarından birinde hayranlarından şöyle bir soru geldi. “Neden Allah böylesine kötü bir hastalık için seni seçti?” Arthur ASHE buna şu cevabı verdi. “Tüm dünyada elli milyon çocuk tenis oynamaya başlar, beş milyonu tenis oynamayı öğrenir. Beş yüz bini profesyonel tenisi öğrenir. Elli bini yarışmalara girer. Beş bini büyük turnuvalara erişir. Ellisi Wimbledon’a kadar gelir. Dördü yarı finale, ikisi finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken, Allah’a neden ben diye hiç sormadım ve bugün sancı çekerken, Allah’a niye ben mi dememeliyim?

 

Engelli kardeşim çalış, çabala, kendini aş.

Sen de koyabilirsin inan taş üzerine taş,

Kusursuz olur ALLAH için secdeye varan baş,

Mahzun olma kardeşim ben niye böyleyim diye.