Hikâyen özetle şöyle;

5 yılık evlisiniz,

Dünya tatlısı bir çocuğunuz var,

Evliliğinizin 2. Yılından itibaren eşin yaşamına başka ilişkiler dâhil etmiş. Sen bunu bir şekilde öğrenmişsin. Eşin bu durumu başlarda inkâr etse de sonradan itiraf etmiş. Bağırış çağırışlar, ağlamalar, kavga gürültüler, küsmeler konuşmamalarla geçen bir sürecin sonrasında eşinin özür dilemeleri, bir daha olmayacağına ilişkin söz vermeleri ve yemin etmeleriyle bu günlere gelmişsiniz… 

Yaşadığınız bu sürece senin ve eşinin ailesi ve pek çok tanıdığınız dâhil olmuş. Her birinin farklı değerlendirmeleri,farklı telkinleri ve önerileri ile pek çok şey denemişsiniz. Hatta bir ara profesyonel destek almışsınız.

Bugün diyorsun ki;

‘Hiç biri hiçbir işe yaramadı. Yaramıyor...

Güvenemiyorum…

Yanımda olmadığı her saniye şüphe içindeyim. Beş dakika geç gelse ya da aradığımda telefonunu hemen açmasa, mesajıma biraz geç dönse çıldıracak gibi oluyorum. Eve geldiğinde çaktırmadan üstünü başını kontrol ediyorum. Fark ettirmeden telefonuna bakıyorum. Sürekli takipteyim. Kafam sürekli bu durumla meşgul…

En ufak bir şeyden kavga çıkarıyorum. Öfke içindeyim. Yaşam bana zehir oldu. Ben de eşime zehir ediyorum elimde değil…

İşin en zor tarafı eşime hala aşığım ve bu durum beni deli ediyor.

Kendi kendime; Sen manyak mısın, sana bütün bunları yapan bu insanı hala nasıl sevebiliyorsun diyorum. Yanıtım yok…

Bazen sanki eşim bende yeniden o eski güveni oluşturursa ve oluşturduğu güveni devam ettirirse ilişkimiz düzelirmiş gibi geliyor. Ama bir de bakıyorum ki hiçbir şey eskisi gibi değil. Bunca şey yaşandı. Pek çok şey yapılmasına rağmen de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bu gerçekleri fark edince de bütün ümidim yerle bir oluyor. Yeniden çaresizlik içinde kıvranmaya başlıyorum. Bu durum böyle devam ediyor ama ben de ben olmaktan çıktım.

Bütün isteğim;

Her şey o ilk evlendiğimiz zamandaki gibi tertemiz olsun.

Onun yanında huzur içinde olayım. 

Ona hiç şüphe etmeden sonsuz güvenebileyim.Ama

Her şey kirlendi, huzurum yok ve kim ne derse desin, eşim ne yaparsa yapsın güvenemiyorum… 

Ve yine ama;

Ne gidebiliyorum,

Ne de kalabiliyorum’

Ben şöyle söyleyeyim;

Yaşadıkların kolay şeyler değil, her şeyin ilk evlendiğinizdeki gibi tertemiz olmasını istiyorsun. Haklısın. Haklısın da bu olmayacak. Çünkü senin de söylediğin gibi güven yok oldu. Yok olan bir durumu eski haline getirme olasılığı yok. Ancak yeni bir bakış açısı ve yeni bir anlayışla, yeni bir başlangıç yaparak yeniden başka içerikte bir ilişki yapılandırabilirsin.

Eskisi gibi oldurmaya çalışarak arada kaldığın bir ilişki yaşıyorsun. Zaten o bağırış çağırışların, küsüp darılmaların ve o çığlık çığlığa haykırışların kendini çıkmazda ve çaresiz hissedişlerin hep ondan.

Hem ‘Ben güvenmeden yaşayamam bu evliliği devam ettiremem’ diyorsun fakat bir yandan baktığında da hem yaşıyorsun hem de evliliğini şu ana kadar huzurun ve güvenin olmadan bir şekilde devam ettirmişsin, ettiriyorsun.

Şimdi yapman gerekenler şunlar;

İlk adım; Evliliğini devam mı ettireceksin? Bitirecek misin? Sorusuna net yanıtını ver.

Yanıtın evet olursa başka bir yolda, hayır olursa başka bir yolda ilerleyeceksin.

Her iki yol da sana yeni sorumluluklar getirecek. Yanıtın her ne olursa olsun ikisi için de yeni bir başlangıç yapıp ona göre devam edebilirsin. Eski günlerinin aynısını oluşturma düşüncesinden vazgeç.

Kararını da aşağıdakilerin farkında olarak ver;

Yola bir çıkalım bakalım ona göre kararımı veririm yanıtı geçerli olmaz. Şu ana kadar da zaten yol devam etmiş ama kararın net olmadığı için hiçbir şeyi yoluna koyamamışsın. Ayrıca eşinin sende güven oluşturur ve devam ettirirse evliliğini devam ettireceğin dayanağından vazgeç. Çünkü;Deneyimlerin gösterdi ki hiçbir şey eskisi gibi değil. Olmamış, olmayacak, olmaz…

Ve yaşadıklarından öğrendiğin gibi,

Güven nefes gibidir ve bittiyse bitmiştir.

Ya bitireceksin ya da güvenmeden devam edeceksin.

İmkânsız gibi mi geldi?

O zaman başka bir bakış açısıyla yeniden düşün!