Yakın ilişkilerde tartışmak iyidir.

Tartışmalar, onur kırıcı ve hakaret içerikli olmadığı sürece ilişkiyi geliştirir. Tartışma sırası keyif kaçırıcı gibi gelse de, tartışabiliyor olmanın keyfini çıkarmak gerek. Çünkü tartışabilmek ilişkinin devam ediyor olduğunun göstergelerinin de biridir.

Birinin diğerini baskı altına aldığı, yok saydığı, duygularını göz ardı ettiği, korku saldığı ilişkilerde durum vahimdir. Böyle durumların egemen olduğu ilişkilerde, karşılıklı tartışmalarla, bir şekilde devam edebilen ilişki, zaman içinde kendini mağdur hisseden tarafın geri çekilmesi ve sessizleşmesi ile tehlikeli bir yola doğru sürüklenmeye başlar. Bu durum iyiye işaret değildir. Hatta ilişki, sona doğru gidiyor bile olabilir. Sessizliğe gömülmek, tehlike çanlarının çaldığını gösterir. Yanlış değerlendirmemek gerek.

Özellikle hayal kırıklığı ve gönül yaralanmaları, telafisi olmayan sonuçlar doğurur. Çünkü hayal kırıklığı kamyon çarpmışa döndürür, gönül yarası ise onulmazdır. Gönül yaraları zaman içinde iyileşmiş gibi görünse bile mutlaka sekel bırakmıştır. Acısı pusuda bekler. Ve ne zaman yakacağı belli olmaz.

Kalbin kırılmış,

Gönlün yaralanmış,

Hayal kırıklığına uğramışsın.

Artık,

Gözlerin gülmüyor,

Çabaların bitmiş,

Sessizleşmişsin…

Gidiyor musun yoksa?

BAŞIN DÖNER

Çoğu zaman susuyorum.

Unuttuğumdan mı?

Hayır…

Hiçbir şeyi unutmuyorum.

Sadece,

Konuşmak anlamlı gelmiyor.

İşe yaramayacağını biliyorum,

Yarayacağı zamanı da…

Onun için bil ki,

Susuşum, unutuşumdan değil.

Ben de bilirim vır vır etmeyi,

Bir anda tüm gemileri yakmayı,

Kapıları çarpıp,

Arkama bakmadan kaçmayı.

Üstelik

O kadar kolay yaparım ki…

Yalnız

Çarem o değil…

Ama bir gün gelir de,

Tak derse yüreğime.

Gönlüm onulmaz yaralarla dolarsa,

Ve gülen gözlerimi,

Hüzün bulutları kaplar da,

Dağılmazsa,

O zaman başka işte!

Gözüm hiçbir şeyi görmez,

Öyle hızlı giderim ki,

Başın döner…