Geçtiğimiz günlerde sırf birisini öldürmek istediği için sokağa çıkıp, daha korumasız diyerek bir kadını seçip ona saldıran caniye hepimiz şahit olmuştuk. Kılıç gibi suç aletlerine karşı ilgisi olduğu ortaya çıkmıştı. Suç aletlerinin ülkemizde ne kadar rahat satıldığını ve en ufak denetimin olmadığını göstermiş oldu bizlere. Her piskopat, her cani dilediği suç aletine ulaşabiliyor ve kesinlikle bunu araştıran, denetleyen, gözlemleyen veya önleyen en ufak bir birim dahi yok.

Biz kadınları bu ülkede yapayalnız bıraktınız. Ne hakkımızı arayabiliyoruz, ne adalet görebiliyoruz. Yaşam hakkımıza dahi göz dikilmiş durumda. Sokağa çıkmaya korkuyoruz. Yürürken sürekli arkamıza sağımıza solumuza bakıyoruz. Ya sapık birisi gelirse ya da caninin birisi gelirse diye kendi ülkemizin sokaklarında tedirginlikle yürüyoruz. Önceden kulaklığı takar müzik dinleyerek işimize, okulumuza giderdik. Şimdi kulaklığı takayım dedim, çekindim ürktüm ya arkamdan birisi gelirse ben sesini duymazsam diye... Bizlere yaşattığınız korku bu işte. En ufak birşeyi dahi yaparken tedirgin oluyoruz. Hangi köşe başında bir sapık ya da ruh hastasıyla karşılaşacağız belli değil. Her an her yerden tanıdık veya tanımadık birisi çıkıp saldırabilir, öldürebilir. Öyle ruh hastası bir toplumdayız. Kadına şiddet ve düşmanlık arttı. Evimize sapasağlam olarak döndüğümüzde şükrediyoruz artık, bugün ben kurban olmadım diye. 

Ülkemizin geldiği son nokta bu. Medeniyetten uzak, İslam'dan uzak, insanlıktan uzak, vicdandan uzak. Emeği geçen her kim varsa kışkırtan, hedef gösteren, destekleyen, yardım eden, izleyen, susan, ceza vermeyen, üstünü örten, gerekli yaptırımları yapmayan ve önlemleri almayan, hepiniz gurur duyun yarattığınız bu iğrenç, vicdansız toplumdan. Koca ülkeye biz kadınları bir türlü sığdıramadınız ama inanın ki çok rezilsiniz.