‘’Hukukun olmadığı yerde halk sürüdür.’’ der GOYARD FABRE. Bu söz günümüze ve gündemimize çok uygun gibi görünse de her dönemde cari bir sözdür. Halkların hukukun varlığına, uygulanabilirliğine inanmayışı, hukuka güvenin ve hukuki güvenliğin olmayışı dünya kurulduğunda beri var olan sorunlardır. Ancak bu söz hükmünü mutlaka yitirir. Halklar sürü olmaktan elbette bir gün vazgeçer. Fransız İhtilali’nin başlıca sebebi toplumdaki eşitsizlik ve hukuka ve hakkaniyete uygun olmayan imtiyazlar, uygulamalardır. Amerikan Bağımsızlık Savaşının da tetikleyicisi bir ‘damga pulu kanunu’dur. Küba devriminden önce Küba’da hukuki çöküntü mevcuttu. Hukuk her zaman sahip çıkılandır, her zaman vazgeçilmezdir. Osmanlı’da da durum pek iç açıcı değilken olanlar olmuş ve işte bizim derdimiz olan Türkiye kurulmuştur. Türkiye’nin kuruluşu halkın sürü olmaktan vazgeçişi ile olmuştur. Türkiye’de halk bir bağımsızlık savaşı vermiş ve kendi istikbalini belirlemekte söz hakkı sahibinin yalnızca kendisi olduğunu, bir kısımın menfaatleri uğruna hukuku kullanarak sürü sandıkları halkı her uçurumdan atamayacaklarını göstermiştir. Peki bu saiklerle kurduğumuz Türkiye’de neden hukukun varlığını iliklerimize kadar hissetmiyoruz? Sorunun cevabı aynada. Görmek için bakarsak sürü olmaktan vazgeçeriz. Ve elbette her şeye rağmen bizim derdimiz Türkiye’dir.