Kira ilişkisi son dönemin en popüler hukuki sorunlarından biri. Pandemi ve arkasında gelen enflaysonla beraber kiracılar ve kiralananlar hiçbir dönemde olmadığı kadar karşı karşıya gelmekte, ihtarlar, tahliye emirleri havada uçuşmakta. Ev sahipleri sürekli piyasa değerinin altında kira bedelinden; kiracılar da sık sık ev değiştirmekten rahatsız. Ancak kanun kira ilişkisinden kiracıdan yana bir tavır ortaya koyuyor. Kiracı kanun nazarında hakkaniyete aykırı her türlü hareketten korunmalıdır. Burada kanunun bakış açısı ‘’evini kiraya vermiş bir kişinin kendisinin barınma ihtiyacını karşıladığı, hatta bir de kira getirisi için ikinci bir aldığı, bu sebeple de kirada oturan kişilerin barınma ihtiyacını en rahat şekilde karşılamaları için kiracı haklarının korunması’’ şeklinde. Kanunlar aslında genel kurallar koyar ve uygulayıcılar her olay özelinde hakkaniyete sağlayacak kararlar verirler. Ancak sorunların temelinde yatan Borçlar Kanunumuzdaki kira hükümleri kanunlarımızda pek görülmeyen şekilde oldukça keskin, net ve yoruma, kıyasa tamamen kapalı. Hal böyle olunca uygulayıcının hakkaniyeti sağlayacak şekilde karar vermesi mümkün olmamaktadır.
Bu keskin hükümler birçok yönüyle kiracıya kira sözleşmesinin sağladığı imkânları uzun zaman kullanmasını sağlamaktadır. Ev sahibi ile kiracı bir bedel üzerinde anlaşarak kira ilişkisini kurmuşlarsa kanunun belirlediği haklı sebepler olmadıkça bi kira ilişkisini ev sahibi tek taraflı iradesi ise sonlandıramaz. Bu durumda kira ilişkisi kiracının ilişkiyi bitirme yönündeki iradesi ortaya çıkana kadar devam eder. Ev sahibinin kira ilişkisini bitirmesi ise kısıtlı sebeplere bağlanmıştır. Bu sebepler, kira bedelini ödemede gecikme yahut ödememe, evin bakımında kusurlu olma, komşularla ilişkide kiracının kusurlu olması, kiracının evin yan giderlerine katılmaması yahut eksik katılması, ev sahibinin eve ihtiyacı olması ve kiracının verdiği tahliye taahhüdüdür. Görüldüğü gibi oldukça kısıtlıdır.
Bazı içtihadi kararlarda ise ev sahibi ile kiracının kira ilişkisini devam ettirmesinin mümkün olmayacak hale gelmesi de kira ilişkisini sonlandırma sebebi sayılmıştır. Bu durum normal şartlarda yoruma oldukça açık gözükür ancak mahkeme kararları hiç de öyle değildir. Bu noktada ancak kiracı ile ev sahibi arasında bir ceza davası söz konusu olması gerekmektedir. Yani kira sözleşmesi her fırsatta kiracı lehine yorumlanmakta kanun ve içtihat da kiracı korumaktadır. Ev sahibinin korunduğu yerler oldukça kısıtlıdır. Burada hakkaniyetin sarsıldığı durumlar kiracıların ‘ ev sahibim beni istese de çıkaramaz’ diyerek korunan haklarını kötüye kullanmaları ve art niyetle hareket etmelerinden ve ev sahiplerinin de piyasa değerinin altında kira bedeli almak istemedikleri için kiracılarının bedel karşılığı oturdukları evi sanki bedelsiz kullanıyorlarmış gibi davranmalarından kaynaklanmaktadır.
Konu üzerine genel yorumlar yapmak sorunları çözüme ulaştırmaz. Kira konusunun bu denli sorun teşkil etmesinin asıl sebebi de enflasyonun son yıllardaki seyridir. Bu sebeple kanun hükümlerinin olaylar özelinde sorunları çözüme kavuşturacak şekilde değişmesi gerekmektedir.