Sivas Haberleri
SİVAS
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Sivas
Parçalı az bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,5044 %0.04
44,0027 %0.22
Ara

BİR KALBE DOKUNMAK

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Köyün birinde yaşayan, insanların her derdine koşup yardım eden ve herkese fazlaca güvenen fakat her defasında bedelini kırılarak ödeyen, bir adam, yaptığı son iyiliğin ardından güvendiği kişi tarafından bir daha kırılınca başlamış hüngür hüngür ağlamaya. Mahalleli bu duruma alışık olmadığı için merak edip yanına varmışlar ve ne olduğunu sormuşlar. Adam gözyaşları içinde cevap vermiş: “Birine güvendim iyilik yaptım ama o beni kırdı. Canım acıyor, o yüzden ağlıyorum.” Komşuları alışageldikleri bu durum karşısında fazla tepki veren arkadaşlarına “Zaten seni iyi niyetinden dolayı birçok kimse kırmaz mıydı? Bu zamana kadar yüzlerce insan güvenini sarstı diye bizlere şikâyet edip dururdun ancak bir kez olsun biz seni böyle ağlarken görmemiştik, peki söyler misin? Neden şimdi canın yanıyor?” diye sorduklarında adam; hüzünlü bir sesle, yönelmiş komşularına ve şöyle cevap vermiş; “Ben onu sevmiştim, hem de çok sevmiştim. Bir insanı herkes kırabilir, sadece sevdikleri acıtabilir. Ve ağlatabilir.”

İyilik, insan doğasının en kadim ve en değerli yönlerinden biridir. Güven ise, bu iyiliği besleyen, insanları birbirine yaklaştıran görünmez bir köprüdür.

Hayat yolculuğunda kimi zaman kırılır, kimi zaman yaralanırız; ama asıl kıymet, bu yaralara rağmen iyi olmayı başarabilmemizdir.

İnsanoğlunun özünde iyilik yatar.

Bir yetimin başını okşamak, aç bir karına ekmek uzatmak, yalnız bir kalbe umut olmak, insanı hem bu dünyada hem de ahirette yücelten eylemler arasındadır.

Ne var ki, her iyilik karşılık bulmaz.

Bazen en çok iyilik ettiğimiz kişilerden beklenmedik ihanetler görebiliriz.

İşte tam da bu anlarda, iyiliğin gerçek anlamı ortaya çıkar: Beklentisizce vermek ve sabırla devam etmek. Kur’an-ı Kerim’de defalarca vurgulanan bir hakikat vardır:

“O takva sahipleri, bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcar, öfkelerini yutar ve insanların kusurlarını affederler. Allah da böyle iyilik ve ihsan sahiplerini sever.” Âl-i İmrân / 134. ayet

İnsanın yaptığı her güzel iş, Allah katında kaybolmadan muhafaza edilir.

İşte bu yüzden, iyilik bir ticaret değil, bir kulluk vazifesidir. Güven: ince bir cam misali güven, insan ilişkilerinin temel taşıdır.

Yıllarca örülen, sabırla büyütülen bu değer, kimi zaman tek bir sözle yıkılabilir.

 En ağır darbeler, düşmanlardan değil, en güvendiklerimizden gelir. Çünkü sevgiyle kurulan bağlar aynı zamanda bizi en hassas kılan alanlarımızdır.

Hikmet sahiplerinin buyurduğu gibi: “Düşmanın taşı değil, dostun gülü öldürür.” İnsanı en çok sevdiği kırar.

Bir yabancının sözleri geçici bir hüzün bırakırken, sevilenin ihaneti kalpte yıllarca kanayan bir yara açar.

Bu gerçeği kabullenmek, güven duygusunun doğasını anlamak açısından hayati önem taşır. Yaratılmışlar olarak dilimize zor gelse de boş ver diyebilmeli, kalplere dokunmak için el uzatmaya gayret göstermeliyiz. Çünkü kalplere dokunmak; Yalnızca bir fiziksel temas değil, ruhlara ulaşmanın adıdır.

Bir elin, bir sözün, bir tebessümün, bir duanın ulaştığı her kalp, aslında hayat yolculuğunda bırakılan kutsal bir izdir.

Bir kalbe dokunmanın yolları şüphesiz sayılmayacak derecede fazladır. 

•  Bir yetimin saçını okşamak,

•  Aç bir insanla lokmasını paylaşmak,

            •   Yolda kalmış birine omuz vermek,

            •    Sessizce ağlayan bir dosta omuz olmak…

Kalplere dokunmak, aynı zamanda insanın kendi kalbini de iyileştirir.

Her verilen destek, her uzanan el, iyilik yapanın da ruhunda bir bahar estirir.

Bu yüzden, iyilik yalnızca başkalarına değil, yapanın da kendisine armağandır. İyiliğin zorlu sınavı: Kırılınca vazgeçmemektir. İyilik yolunda yürüyenlerin önünde en büyük sınav, nefsimizle verdiğimiz çetin mücadelelerdir.

İhanete uğramak, yanlış anlaşılmak, nankörlük görmek, insanı iyilik yapmaktan soğutabilir.

Oysa gerçek iyilik, bu zorluklara rağmen devam edebilmektir.

Sabırla iyiliğe devam edenler için Yüce Allah şöyle müjdelemiştir: “İyi bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundan, bir eğlenceden, bir süs ve gösterişten, aranızda bir öğünmeden, mal ve evlatta çokluk yarışından ibarettir.

Tıpkı bir yağmur gibi ki, onun bitirdiği ekinler çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kuruyuverir de sen onu sapsarı kesilmiş görürsün. Ardından da çerçöp hâline gelirler. Ahirette kâfirlere şiddetli bir azap, müminlere ise Allah’tan bir bağışlama ve rıza vardır. Evet, dünya hayatı, aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir.” Hadid / 20. Ayet

İyiliği, güzelliği ve sevgiyi hayatının merkezine alan kişi, hem dünyada huzura kavuşur hem de ebedi mutluluğun kapılarını aralar.

Şükür: İyiliğin ve sabrın taçlandırılması

İyilik yapanın yolu şükürle aydınlanır.

Kalplere dokunmanın her aşaması bir şükür vesilesidir: 

•  Yardım edebilme kudreti için,

            •   Paylaşabilecek bir lokmaya sahip olmak için,

            •  Bir gönle umut olabilme fırsatı için… Şükreden insan, Allah’ın nimetlerinin arttığını da görecektir.

Çünkü şükür, sadece dilde değil; kalpte, davranışta ve hayatın her anında yaşanmalıdır.

İyiliğin, güvenin ve dokunmanın son noktası da işte bu şükür haliyle tamamlanır.

Hayat kalplere dokunarak güzelleşir, Hayat; iyilikle, güvenle ve sevgiyle anlam kazanır.

Bazen inciniriz, bazen yaralanırız; ama en kıymetli olan, bu yaralara rağmen kalplere dokunmaktan vazgeçmemektir.

Her iyilik, her yardım eli, her güven dolu bakış, Rabbin katında kaybolmadan yazılmaktadır.

İnsanlar unutsa da, dünya görmese de, Allah her güzelliği kayıt altına alır.

İşte bu yüzden iyiliğe, güvene ve kalplere dokunmaya devam etmek, insanın en büyük sermayesidir.

Ve unutulmamalıdır: Allah’a giden yol, kalplere dokunmaktan geçer. Kalplere dokunabilenler, cennetin kapısını arayabilecektir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *