İslam en son din. Hak din. Fıtrata en uygun din.

            İnsanlık ise bugün hüsranda. Çıkış yolları arıyor.

            İslam ile insan arasına örülen bir çok var. Ama faydasız...

            Zira İslam öyle bir din ki;

            “Onu biz indirdik koruyacak olanda bizleriz!” buyuran Rabbimizin gözetimi altında.

            İslam'ın önlenemez yükselişine bir beşeri güç mani olamayacaktır.

            Üstad Sezai KARAKOÇ ne diyor?

            “Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır,

            Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır!..”

            İslam insanlığın en son kurtuluş adasıdır. Çaresizlerin, mazlumların, masumların, mağdurların, yolda ve darda kalmışların, bunalım ve buhranda olanların umududur...

            İnsanlık debisi her geçen gün dip yapmaktadır. Bu durum insanlığın muhtemel kaderi olamaz...

            Batıl şer güçler ürettikleri sosyal, siyasi, ekonomik politikalar her geçen gün kendi toplumları başta olmak üzere insanlığı buhrana sürüklemektedir. Yeryüzündeki iyilik adına en ufak bir kıvılcım bile bu güç sarhoşluğu yaşayan zümreyi rahatsız etmeye yetmektedir.

            Batıya karșı önyargım yine deĝișmedi deĝișmeyecekte.

            Neden derseniz?

            Bunlar helvadan put yapan sonrada acıkınca onları yemekten çekinmeyen bir avuç putlu azınlıktır. Güç sarhoşluğu içindedirler. Kendi elleriyle besledikleri terör, ırkcılık ve mezhepcilik denilen illet sadece Ortadoğu'yu değil tüm dünyayı sarmalı altına almaya devam etmektedir.

            Okyanusun ötesinde bir balinanın batışına sessiz kalmayanlar Ortadoğu'da adeta üç maymuna oynamakta yüzbinlerce insanın ölümüne ve milyonlarca insanın yurdundan yuvasından edilmesine ses çıkarmamaktadırlar.

            Avusturya hükümeti geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin finanse ettiği 60'a yakın imamı ve ailelerini sınır dışı etme ve yedi camiyi kapatma kararı aldı.

            Bu tür durumlar elbette ki imanlı, vicdanlı ve aklı selim insanları derinden üzmektedir.

            “Hira dağının evlatları Olimpus dağının çocuklarını yeneceklerdir!”

            Bizler Hilalle haçın savașının hiç bitmediğini bitmeyeceğini de biliyoruz.

           

             “Doğrudan doğruya Kur'an'dan almalı ilhami, asrın idrakine söyletmeliyiz yüce İslam'ı!”  

            Üstad şairin dediği gibi tüm gayretimiz Rabbimiz olan Allah(cc) için olduğu müddetçe bu iman ve sevgi selinin önünde hiç bir güç duramayacaktır.

            Ve yine eylem ve söylemlerini, savaş ve barışlarını, ilim ve bilimlerini ahlak ile taçlanlandıran müslümanlar yeryüzünün barış ikliminin baş mimarları olacaklardır.

            Bizler biliyoruz ki;

            Vahiyden yoksun bir hayat yaşayanların kalpleri geçici hoşnutluklar peşinde koşar. Şeytan ise bu kimselere;
            1- Sürekli boş/sahte/düzmece umutlar vaad eder,
            2- Hayallerini süsler ve bezer,
            3- Tasavvurlarını yamultur,
            4- Fit vererek sonu gelmez arzuların/ümitlerin peşine onları takar!...

            Biliyor musunuz?

            İnsan Kur'an okudukça hakikat deryasında yüzmenin hoşnutluğunu yaşıyor. Orada asla ümitsizliğe düşme söz konusu olmuyor. Umutlarınızı daima dipdiri ve taptaze tutuyorsunuz.

            Yüreğimi ferahlatan bir ayet. Muhammed Suresi. 11. Ayet. Sizlerle paylaşmak isterim.
            “Kafirlerin yani inkar edenlerin yani hakikati görmezden gelenlerin sahibi / dostu / yardımcısı / velisi / koruyucusu / mevlası / sahiplenicisi bulunmamaktadır!”

            İnsan bu ayeti okurda derin bir “Oh!” çekmez mi?

            Hak gelince batıl yok olmaya mahkumdur.

            Gün doğmuşsa hala şansımız var demektir. Müslüman olmanın güzelliği de buradadır. Müslüman çift dünyalı bir insandır. Burada yaptığı her bir zerre iyiliğinde zerre kötülüğünde indi ilahi de karşılığı olacağını bilir.

            Bizler niye birer asrın Ebubekir'i, asrın Hamza'sı, asrın Ömer'i,, asrın Mus'ab'ı, asrın Zeyneb'i, asrın Bilal'i, asrın Ali'si,  olarak anılmayalım ki?

            Bizler yerinde ve zamanında insani ve İslami duruş sergilemekle şeytan ve orduları elbette rahatsız olmaya devam edeceklerdir. Yeter ki bizler bize yardımını vad eden Allah(cc)'a olan inancımızı diri tutalım.

            Şu ayet bile bu zalimlerin yapıp ettikleri karşısında yüreğimizi ferahlatmaya yetmez mi?

            "Onlar hiç yeryüzünde dolaşıp kendilerinden önce yaşamış olan (bilinçli günahkar)ların sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Allah onları kökten yok etti. Hakikati inkar edenlerin tümünü buna benzer (bir akibet) beklemektedir." Muhammed Sur, 47/9

           

            Bize düşen Allah(cc)'lı, anlamlı, ahlaklı ve amaçlı bir hayat sürmektir.

            Biliyor musunuz?

            Anlam ve amacından soyutlanmamış hayat ne güzel hayatttır!.