Sivas’ta son yıllarda mülk ve gayrimenkullerin alım, satım ve kiralanması olağan üstü arttı. Sanki insanların hepsi birden zengin oldu. Arsası, evi ve arabası olanlardan öyleleri var ki, fakir fukarayı umursamıyor bile…

Şehir merkezine uzak mesafedeki doğalgazlı ev kiraları ile merkezde bulunan yüksek fiyatlı ev kiraları, sobalı evlerin de bir hayli artmasına sebep oldu. İnsanlar birbirlerine bakarak, mülklerin pahasını artırır hale geldi.

Mülk ve gayrimenkulü kiraya verirken veya satarken sadece “Orta Seviyeli” ve “Zengin” grubu hesap etmek, asgari ücret civarında maaşla geçinen kimselere karşı bir haksızlıktır.

Sivas’ta üniversite öğrencilerinin bir araya gelip bir evi 750 – 1500 arasında kiralaması, kişi başına düşecek miktar bakımından onları etkileyemeyebilir. Ancak dar gelirlilerin bu fiyatlarda bir evi tutması mümkün değildir.

Mensubu olmaktan şeref duyduğumuz İslam dini paylaşmayı ve yardımlaşmayı emrediyor. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadisi şerifi; kendi nefsimiz için istediğimizi başkaları için de istememizi emrediyor.

Allah’ın huzuruna durduğumuzda; boynumuzu büküp, günahlarımızdan pişmanlık ile af ve mağfiret diliyor, O’nun rızasına uygun yaşamak için dua ve niyazda bulunuyoruz. Dua ve tefekkür halinden uzaklaşınca, dünyanın esiri oluyoruz. Böyle olunca duamız başka işimiz başka oluyor.

Asgari ücretle geçinen kimselerin de ailesi ve çocukları var. Çocuklarının her birinin isteği ve ihtiyacı var. Bir kimse, daha fazla para kazanmak yerine, biraz da dua kazanmayı denese, daha kazançlı olmaz mı? Mülk Allah’ındır. Biz sadece emanetçiyiz.

Yunus Emre ne güzel demiş;

Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi

Mal da yalan mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan