Geçtiğimiz ay On onaltı mayıs engelliler haftasını geride bıraktık.  Birleşmiş Milletler tarafından, dünyada çeşitli faaliyetlerle kutlandı. 1991 yılından buyana adına farkındalık dedikleri etkinlikler düzenleniyor. “ya biz Filistin’de, Kudüs’te engelli olanlar, atılan kurşunlarla sakat kalanlar, bizi kim fark ediyor? Dünyanın değişik bölgelerinde yaşayan engelli kardeşlerimiz, erişilebilirlik diyor, engellilere yönelik hakların iyileştirilmesi için yılın belirli günlerinde seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ama bizim çığlıklarımız dünya tarafından işitilmiyor. Ben görmeengelli MontherMezher, gözüm görmüyor amainsanlığın bizim yaşadıklarımıza kulak tıkayışlarını çok iyi görüyorum. Atılan bombaları, şehit olan kardeşlerimizi, onların yürek acılarını hissediyorum.

Bana işitme ve konuşma engelli AbdunnasırVelidHalave diyorlar. Gazetelerde birkaç sütunla dikkatinizi çektim. Biraz ah vah ettiniz, bazılarınızın kısa süreli içi yandı. Yolda yürürken, isabet eden kurşunun sesini işitemeyip yaralandım. Dört ay tedaviden sonra Rabbime kavuştum. Bana kulakları sağır densede, mazlumların acılarına sağır değildim Rabbime şükürler olsun. Duyuyordum olan bitenleri. Fiziksel olarak sağırdım belki ama ruhen işitiyordum.

Adım; Fadi Abu Salah

Tekerlekli sandalyede ömür sürdüm. Ayaklarımla yürüyemesemde mücadelemle örnek oldum. Yürüyüp koşarken, engelli oluşumu, engelliyken, şahadet şerbeti içişimi unutmuyorum. Dostlarımla birlikte yol yürüye biliyordum ya; ister sandalyemde, ister koltuk değneklerimle önemli olan yol yürümek. Hiçbirzaman yarı yolda bırakanlardan olmadım.

Okuluna gitmeye çalışan zihinsel engelli bir gençtim. İsmim Hayri Hallak bana dur diye bağırdılar. Çok korktum. Hızlıca kaçmaya başladım. Eğitimime devam edip, okumaktı amacım. Aklımın yavaş işlediği söylensede, tertemiz saf duru imanımla, zaferin yakın olacağını aklediyordumve şimdi Rabbimin yanında artık hiç korkmuyordum.