ANLAMLI BİR HAYAT İÇİN SORUMLULUK SAHİBİ OLMAK GEREKİR!
İçinde yaşadığımız toplumun genel gidişatına bakarak iki çeşit Müslüman tiplemesi ile karşı karşıya olduğumuzu gözlemliyoruz.
BİR.
İçerisinde her çağa özgü vahyi mesajlar barındıran vahiy kitabı olan Kur'an'ı rehber edinen kimsedir. Buna sorumluluk sahibi, sorumluluğunu kuşanmış Müslüman denir. Bu kimse Kur'an'da buyurulduğu gibi kendisinde en güzel örneklikler mevcut olan Allah'ın Resulü(sav) ile çagdaştır, yoldaştır, derttaştır ve sırdaştır.
İKİ.
İçerisinde her çağa özgü vahyi mesajlar barındıran vahiy kitabı olan Kur'an'ı hayatın dışına iten, onu mehcur bırakan, terkedilmiş kılan kimsedir. Bu tiplere ise sorumsuzluk sahibi ve Sorunlu Müslüman denir. Bu kimse ise Allah'ın Resulü (sav)'nü dilinden düşürmez ama O(sav)'nun örnekligini hayatına taşımaz. Ve hatta hiç bir değer üretmeksizin aşırı indirgemeci ve aşırı yüceltmeci tavırları ile şefaat umarak, kurtarıcı bekleyerek kendisini dinin esas sahibi zanneder.
Unutmayalım ki;
Vahiysizlik en büyük yetimliktir.
Vahyi bilinçten yoksun bir kimsenin zihnen savrulması, bilinç alaborasına tutulması, ahlaken devrilmesi, esas hedeften uzaklaşması elbette ki çok daha kolay ve çabuk olur!..
Sorunlarıyla gündem olan insanın topluma katacağı artı değer olmayacağı gibi topluma vereceği zararları saymakla bitiremeyiz.
Ama sorumluluk sahibi her
Müslüman'ın yaşadığımız hayatı daha anlamlı bir hale getirmek için çeşitli değerleri hayata taşımak gibi asli görevleri vardır. İnsanlar için hayatiyet arzeden bu belli başlı değerleri başlıklar halinde şöyle sıralayabiliriz;
1- Yaradılanı yaradandan ötürü sevmek gerekir.
2- Akletmek gerekir. Akletmeyenlerin başına Allah'ın pisliği boca edeceğini, onları rezil rüsvay edeceğini bilmek gerekir.
3- Allah'a ve Resulüne itaat etmek, didişmemek/çekişmemek gerekir. Yoksa gücümüzün ve heybetimizin kaybolacağını bilmek gerekir.
4- Zulmedenlerden yana eğilim göstermemek, onlara karşı sempati duymamak gerekir. Zalimlere meyledersek ateşin bizi de saracağını, Allah'ın bizi yardımsız bırakacağını bilmemiz gerekir.
5- Allah(cc) katında kimsenin kimseye üstünlüğü olmadığını, üstünlüğün ise yalnızca takvada olduğunu bilmek gerekir. Takva ise Allah'a karşı derin bir sorumluluk bilincine sahip olmaktır. Kişi ne kadar sorumlu davranırsa o denli de Allah katında derecesi/mertebesi yükselmiş demektir.
6- Müslümanlar arasında kardeşlik iksirinin kuvvetlenmesi gerekir. Asabiyetçilik, kabilecilik, kavmiyetcilik, ırkçılık gibi hastalıklardan toplum bertaraf edilmelidir. Bu tür davranışları cahiliyye izlerinden bir iz görmek gerekir. Rum Suresi. 22. Ayette buyurulduğu gibi; "Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır!"
7- Alak Suresi'nde buyurulduğu gibi; "Gerçek şu ki, insan ne zaman kendisini yeterli görse (kimseye muhtaç olmadığına kanaat getirse) fütursuzca azar (kendini tanrılaştırır)!" Hatta Hümeze Suresi'nde buyurulduğu gibi kazandığı malların kendisini ebedi kılacağını zanneder. Edindiği servetler, bulunduğu konumlar, sahip olduğu mal mülk ile insan azarda azar. Halbuki insan bu sergilediği şımarıklıkların kendisini Fravun'laştırdığını, Nemrut'laştırdığını, Bel'am'laştırdığını bilmesi gerekir. Bu tür halleri sergileyenlerin Allah'lı bir hayatı yaşaması düşünülemez. Allah'tan yoksunluk ise birey ve toplumların hayatına ahlaki ve erdemli davranışları taşıyamaz.
8- Haksız yere hiçbir cana ne sebeple olursa olsun kıymamak gerekir. Maide Suresi. 32. Ayette buyurulduğu gibi; "Kim bir kişiyi, başka bir cana ya da yeryüzünde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur!" Zira tarih boyunca çeşitli entrikalar ile bozgunculuklar çıkartarak, savaşlar yolu ile masum insanların malları gasbedilmiş, canlarına kıyılmış, servetleri zayi edilmiş, yurtlarından yuvalarından çıkartılmış, aileler tarumar edilmiştir. Bu tür tahribatların önüne geçebilmek ancak mü'mince ve müslümanca bir akıl ve tavır ile mümkündür.
9- Maide Suresinin 2. Ayetinde buyurulduğu gibi;
"İyilikte ve fenalıklardan sakınmada birbirinizle yardımlaşın; günah işlemek ve düşmanlıkları körüklemek amacıyla yardımlaşmayın! Allah'a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allah'ın azabı çok şiddetlidir!"
Zira zulme uğramak, zulmetmeye kılıf aramaya sebep teşkil etmez, etmemelidir de. Kötülüğün, şiddetin, zulmün, haksızlığın her tür çeşidinden kaçınmak gerekir. Yoksa Allah'ın bunu yapanlara cezası çok çok çetin olur.
10- Hakkı gizlememek gerekir. Hakikati saklamamak gerekir. Hak ile batılı birbirine karıştırmamak gerekir. Hak ve hakikat savunucusu olmak gerekir. Batıl'a hak elbisesi giydirmemek gerekir. Bunu yapmak Yahudileşmektir. İşi sulandırmaktır.
Selam ve dua ile!..