SİZCE CENNETE GİTMENİN EN KOLAY YOLU NEDİR?
Sokak röportajlarının birisinde yoldan geçen gençlerden birisine "Cennet'e gitmenin en kolay yolu nedir?" diye sorulduğunda olanca doğal haliyle oradan geçen bir genç şu cevabı veriyordu;
"Cennet'e gitmenin yolu Allah(cc) ile arayı iyi tutmaktır!"
Peki bizi biz yapan, bize hayat bahşeden, bize her an rızıklar bahşeden, bizi her an yeniden hayatla buluşturan, bizi sürekli görüp gözeten, düştüğümüzde bizi tekrar kaldıran, kaybolduğumuzda bizi bize tekrar getiren, bize şah damarımızdan daha yakın olan hatta sinelerin dahi özünü bilen Allah(cc) ile bizim aramız nasıl?
O(cc)’nunla "Dostlar alışverişte görsün!" babında bir ilişki içerisinde bir hayat mı sürüyoruz?
Yada O(cc)'nunla öylesine, laf olsun diye bir bağ içerisinde miyiz?
Tam tersine O(cc)'nunla öyle bir bağ kurmalıyız ki kurduğumuz bağ bizi cennete taşımalı, mutlu etmeli, huzurlu kılmalıdır. Bunun yolu da hesabı değil hasbilikle mümkündür. Samimiyetle ve samimi niyetle mümkündür. İçten bir tövbe etmekle mümkündür. Allah'a karşı haddi aşmamakla mümkündür. Saf, arı ve duru bir din olan İslam'ı özümsemekle mümkündür. Özü ve sözü bir olmakla mümkündür. Akletmekle mümkündür. Allah(cc) ile arada olan aracıları kaldırmakla mümkündür. Allah(cc)'ın dost bildiklerini dost, düşman bildiklerini düşman bilmekle mümkündür. Sevdiğini sırf Allah(cc) için sevmek sevmediğini de sırf Allah(cc) nefret ettiği için ondan nefret etmekle mümkündür.
Nefsimize yenik düşmek, Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kılmak, zalimlere meyletmek, kitaba değil kitabına uydurmak, nefsimize uymak, şeytanı mutlu edecek adımlara kapı aralamak, “21. Yüzyıldayız . Bu devirde başörtüsü de ne ki? Faizsiz ekonomi mi olurmuş. Sen kalbime bak. Kalbim temiz benim!” diyerek ibadetsiz bir din anlayışı geliştirmek, nikahsızlığı özendirerek aile gibi sağlam bir yapının temeline dinamit koymak, "Başörtüsü teferruattır!" diyerek örtünmeyi bir metrelik bir beze indirgemek, “İslam'ın siyasetle işi olmaz!” diyerek Müslümanların idareden el çekmelerini sağlayarak onları hep güdülmeye sömürülmeye mahkum bırakmak, “Bir lokma bir hırka!” edebiyatı ile Müslümanların dünya ile bağını koparmak, aklı devre dışı bırakarak akılla bir yere varılamayacağı tezini savunarak insanları akletmekten ve bilimsel çalışmalar yapmaktan yeni icatlara yeni keşiflere kapı aralamaktan yoksun bırakmak, insanlarla Allah(cc) arasına çeşitli aracılar koyarak insanları aldatmak, insanların kurtarıcılar beklemesi, kendi neslini değil de nefsini öncelemek...
Bunlarla yaratıcı Allah(cc) arasında ki bağlar iyiden iyiye kopmuş demektir. Bu tür tavır içerisinde hareket edenler ümitsiz vakıalardır. Bunlarla yol yürünmez, maksat hasıl olmaz, hedefe varılmaz, menzile erişilmez.
Bir ayetle konuyu nihayete erdirelim;
"Ey iman edenler! Allah’ın huzurunda rükuya eğilin, secdeye kapanın ve yalnızca Rabb’inize kulluk edin ve bir de, dâimâ güzel davranışlar ortaya koyun ki, dünyada da, âhirette de kurtuluşa eresiniz!" Hacc Sur, 22/77
Kısaca;
Allah(cc) ile arayı iyi tutmak isteyen, cennete gitmeyi amaçlayan bir insan hayatının her evresine Allah’lı olmayı, anlamlı olmayı, ahlaklı olmayı ve amaçlı olmayı odaklamalıdır.
Selam ve dua ile!