Sivas Haberleri
SİVAS
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Sivas
Kar yağışlı
-4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,0012 %0.49
41,5924 %0.32
Ara
Çanakkale: Türk’ün Ölüme Meydan Okuyuşu

Çanakkale: Türk’ün Ölüme Meydan Okuyuşu

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

“Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!” 

Çanakkale’de, bir hilal uğruna nice güneşler battı. Mehmet Akif Ersoy’un bu dizeleri, Çanakkale’de şehit düşen yiğitlerimizin hikâyesini özetler sanki. 110 yıl önce, bu topraklar için canını feda edenler, bugün hâlâ yüreklerimizde yaşıyor. Çanakkale, sadece bir zafer değil; bir milletin varoluş mücadelesinin, inancının, fedakarlığının ve azminin destanıdır. Türk’ün, yedi düvele meydan okuyuşudur. 

Çanakkale Savaşı, sadece askeri bir başarı değil, bir milletin ruhunun zaferidir. Orada, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, tüm bir millet topyekûn mücadele etti. Analar evlatlarını, evlatlar analarını vatan uğruna feda etti. Mehmetçik, sırtında cephanesi, yüreğinde imanı, “Çanakkale geçilmez!” dedi. Ve geçilmedi. 

Çanakkale, Türk’ün savaşıdır. Türk’ün destanıdır. Orada şehit düşen her bir nefer, Türk’ün bağımsızlık ateşini körükleyen bir meşaledir. Orada dökülen her damla kan, Türk’ün vatan sevgisinin en büyük kanıtıdır. Çanakkale, Türk’ün yalnız başına dünyaya meydan okuduğu yerdir. Türk’ün, “Ben varım, ben ayaktayım, ben ebediyen var olacağım!” dediği yerdir.

Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale Şehitleri’ne yazdığı o eşsiz şiirde ne güzel anlatmıştır bu destanı: 

“Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.

Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya,

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.”

Evet, Çanakkale, ufacık bir karaya yüklenen koskoca donanmalara karşı verilen bir mücadeledir. Ama o ufacık kara parçası Türk’ün yüreği kadar büyük, Türk’ün imanı kadar kuvvetlidir. Seyit Onbaşı’nın sırtladığı mermiler, Niğdeli Hasan’ın siperlerde verdiği son nefes, 15’lilerin boylarından büyük tüfekleriyle direnişi… İşte Çanakkale budur!

Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümünde, bizlere bu kutsal toprakları emanet eden ecdadımızı bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Ne büyük bir cesaret, ne yüce bir fedakârlıkla savaşmışlar! O yiğitler, tarihe altın harflerle yazılacak bir destan bıraktılar. Çanakkale’de destan yazan o yiğitler, bizlere sadece zafer değil, aynı zamanda onurlu bir yaşamın, vatan sevgisinin, toprağa bağlılığın ne demek olduğunu öğrettiler. Ne büyük bir milletiz! Ne kadar onurlu bir geçmişe sahibiz! Ecdadımıza duyduğum minnet, her geçen gün daha da büyüyor. Onların hatırası, her zaman içimde bir gurur kaynağı olarak kalacak. 

Ne mutlu bu destanı yazanlara, canlarını vatan uğruna feda edenlere! Ne mutlu, şerefli Türk tarihinin ve ecdadının mirasına sahip çıkanlara! Ne mutlu, Türk milletinin gücünü ve bağımsızlık sevgisini her zaman yüceltenlere! Ne mutlu Türküm diyene!

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *