Geçtiğimiz günlerde Arefe günü ve Kurban Bayramı’nda hepimiz ahirete intikal etmiş olan sevdiklerimizin yanına gittik ve mübarek günlerde dualarımızı esirgemedik. Her şey çok güzel çok hoş ancak Yukarı Tekke Mezarlığı’na gittiğinizde hiç çevrenize dönüp dikkat ettiniz mi? Bazı eksiklikler olunca belediyelere, ilgili kurumlara nasıl şikayette bulunuyorsak, nasıl ki görevlerini yerine getirmelerini bekliyorsak biz vatandaşlarda öyle olmalıyız.

          Yukarı Tekke Mezarlığı’nda kabristanların çevresine çöplerini atan, kullandıkları su bidonlarını fırlatanlar gördüm. Mezarlığa bin bir emekle yapılan ve hayır amacıyla inşa edilen çeşmelerin halini görmeliydiniz. Ya da en güzeli o pisliği, o çöplüğü, o rezaleti görmemektir. Bütün çöpler, şişeler, kullandıkları peçeteler, maskeler, yedikleri yemişler ve daha nicesi çeşmelerin içindeydi. İki metre ötesinde tamı tamına iki metre ötesinde çöp kutusu bulunmasına rağmen çöp kutusunu değil çeşmeyi tercih etmişler!

           Yapılan emeklere işlere saygı duymayan, çevresini kirleten, temizlikten nasibini alamamış kişilere öyle çok diyeceklerim var ki, öyle çok kızgınım ki anlatamam. Çünkü hiçbir akıl ve mantık içermeyen bir hareket. Böyle insanların evlerini düşünmek dahi istemiyorum. Nasıl bir vicdan ile gönülleri el vererek doğayı kirletiyorlar, çevreye zarar veriyorlar, pisliklerini örtmüyorlar anlamış değilim. Oysa ki o kabirlere inançları oldukları için gidip dua ediyorlar. İnandıkları din temizliği şart koşuyor. Çeşmelerin her birinin başına belediye bir tane görevli koysa emin olun yine yetişemezdi. Ben başka bir şehirde bu kadar bilinçsiz, bu kadar doğaya zarar veren, bu kadar yapılan hizmetlerin değerini bilmeyenler görmedim. Sözüm bilinçsizce, vurdum duymazca, yaşadığı doğayı kirletenlere... Hayvanlar bile emin olun böyle bir çöp yığını oluşturmazlar. Burada kurumların, belediyelerin yapacakları hiçbir şey yok. Azıcıkta halkımız duyarlı olacak, hizmetlerin ve doğanın değerini bilecek.