Soru şu:
Suudi Arabistan Türkiye'nin dostu mu?
Kısa yanıt:
Hayır.
Geçmişten günümüzü Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerini masaya yatırdığımızda hiçbir dönemde Suudilerin Türkiye dostluğunu göremediğimiz ortaya çıkar. Tam aksine, fırsat bulduklarında Suudilerin Türkiye'ye düşmanca hareketlerini görürüz.
Tıpkı bugünkü gibi.
Ortadoğu'daki çıkar ilişkileri nedeni ile Suudiler Amerika ve İsrail ile olan ilişkilerini tavana çıkardı. İslam ülkelerine sırtını döndü.
Bugün Suriye'de Türkiye'yi tehdit eden terörist gruplar PYD/ PKK'ya parasal yardımda bulunarak bir Türkiye düşmanlığını daha ortaya koydu.
Kaşıkçı cinayetini İstanbul'da gerçekleştirerek Türkiye'yi zora soktu.
İran'ı düşman bilip, İsrail ile dostluğunu perçinledi.
Filistin sorununda Türkiye'yi yalnız bırakıp, İslam ülkesi Yemen'de çocukları bile katletmekten kaçınmadı.
Katar gibi bir ülkeye karşı amansız ve acımasız bir düşmanlık içine girerek bölgedeki sıkıntılara yenilerin eklemekten adeta keyif aldı.
Birçok konuda Türkiye aleyhine açıklamalarla gündem yaratmaya çalıştı.
Hacca giden Türk hacı adaylarına eziyet ettiğine dair şikayetler geliyor. Türk ve Türkiye düşmanlığını bile hacı adaylarından çıkarmaya çalışıyor.
Amerika'nın koruması altına girerek, petrolden elde ettiği gelirlerin önemli bölümünü bu ülkeden aldığı silahlara veriyor.
Koltuk koruması uğruna düşmanlarına bile haraç vermekten kaçınmıyor.
Dahası da var ama yerimizin yetersizliğinden buraya nokta koyuyoruz.
Şimdi gözlerimizi Suudi Arabistan ile İsrail arasında gelişmekte olan dostluk ilişkilerine dikelim:
İsrail basını, Suudi Arabistan'ın İsrail'den 250 milyon dolar değerinde casusluk sistemi satın aldığını duyurdu.
Britanya Filistin Mandası döneminde kurulan ve aşırı sağcı Siyonistlere hizmet etmekle bilinen The Jerusalem Post gazetesi, Suudi Arabistan'ın İsrail'den, 250 milyon ABD doları değerinde bir anlaşma ile çok gelişmiş bir İsrail casus sistemini satın aldığını açıkladı.
Riyad'ın Tel Aviv'den aldığı casus sisteminin, İsrail'in daha önce Arap ülkelerine sattığı sistemler arasında en gelişmişi olduğunu söyleyen İsrail gazetesi, "Bir Suudi teknisyen ekibine casus yazılımını kullanmak için gerekli eğitim verildikten sonra sistemin kurulumu sağlandı ve resmi olarak çalışır vaziyette olduğunu" bildirdi.
Arap basınında yer alan haberlere göre, Riyad'ın, Avrupalı bir arabulucu tarafından yönetilen bir dizi müzakereden sonra sistemi satın alabildiği ve görüşmelerin başta Washington ve Londra olmak üzere Batılı başkentlerde gizli bir şekilde yürütüldüğü ifade edildi.
İsrail'in, baskıcı rejimlere casusluk ekipmanları sattığı daha önce duyurulmuştu.
Daha önce İsrail merkezli Haaretz gazetesinde yer alan bir araştırmada, aralarında demokratik olmayan baskıcı rejimlerle yönetilenlerin de olduğu birçok ülke, kendilerine risk olarak gördükleri kişiler ve muhalifleri hakkında e-mail ve gizli dinleme yoluyla bilgi toplamak için İsrail ile çalıştığını açıklamıştı.
İsrailli şirketlerin açık bir şekilde kötüye kullanıldığının bilinmesine rağmen, bu ekipman ve yazılımları satmaya devam ettiği belirtilen haberde, İsrail yasalarının söz konusu ekipmanların yabancı hükümetlere satılmasını yasaklamadığı, ihracat belgelerinin ise İsrail Savunma Bakanlığı tarafından onaylandığı kaydedilmişti.
Haberde Mozambik'teki kaçırma olayları, Botswana'da yasa dışı balıkçılığa ve Nijerya'da terör örgütü Boko Haram'a karşı mücadelede İsrailli Verint Systems Şirketine başvurulduğu aktarılmıştı.
Görüldüğü gibi Suudiler kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa ona yöneliyor. İslam ülkelerini de anında satabiliyorlar. İslam ülkelerinin baş düşmanları ile dostluk ilişkilerini de geliştirerek bu konuda gerçek yüzlerini de ortaya koyuyorlar.
Bugün Suriye ve coğrafyamızda Türkiye'yi sıkıntıya sokan hangi konu varsa dikkat ediniz içinde Suudilerin de izi bulunuyor.