HANİFE KANAT
Okulların açılmasına sayılı günler kaldı. Yeni başlayan bu dönemde okula adapteyi kolaylaştırmak, okul başarısını artırmak için Medicana Sivas Hastanesi Diyetisyeni Cansu Arslan önerilerde bulundu.
Anneler, babalar, çocuklar ve öğretmenler için en önemli beslenme kurallarından bahseden Arslan; “Kahvaltısız okula gidilmemeli. Bir yumurta, minik bir sandviç bile olsa tüketilmeli. Kahvaltının okul başarısını artırdığı unutulmamalı. Su şişeleri sırt çantalarımızın vazgeçilmezi olmalı. Öğle yemeği gibi ana öğünler büyüme çağında atlanmamalı. Yumurta, sucuk, sosis, kızartma gibi kokulu besinler okula götürülmemeli. Paketli, aşırı tuzlu-şekerli ürünlerin tüketimi olabildiğince azaltılmalı. Veli olarak okul kantinleri mutlaka ziyaret edilmeli. Hazır meyve suyu yerine mevsiminde taze meyveler, süt, ayran, kefir tercih edilmeli. Büyük meyveler koyulurken mutlaka doğranmalı. Bıçak gibi keskin araçlar okulda kullanılmamalı. Meyvelerin herkesin evinde bulunabilecek mevsim meyvesi olması konusunda hassas davranılmalı. Çantalarımızda atıştırmalık kuru yemişler, kuru meyveler bulundurulmalı. Okula götürülen besinlerin artmamasına özen gösterilmeli porsiyon kontrolü ayarlanmalı. Okul olsa da çocuklarımız harekete teşvik edilmeli. İlkokul çocuklarımız için beslenme hazırlanırken; peynirli tost, domates, salatalık dilimleri, 10 adet fındık, fıstık, badem veya ev yapımı kek, süt, üzüm gibi doyurucu, besleyici öğünler hazırlanabilir.” ifadelerini kullandı.
Çocuklara abur cubur alternatifleri oluşturulması gerektiğini belirten Arslan; “Evimizde bir ‘ abur cubur dolabı’ oluşturmak yerine evde kolay ulaşılabilecek, her zaman yapılabilecek sağlıklı atıştırmalıklar bulunduralım. Ev yapımı kek, poğaça, kuru meyveli kurabiyeler, taze meyveler, kuru yemişler alternatif olarak kullanılabilir. Ara öğünler için bunlar yapılırken bir yandan öğle ve akşam yemeği için de bir denge oluşturulmalıdır. Yağ oranı yüksek hamburgerler, patates kızartmaları yerine ızgara tavuk, köfte, balık gibi protein değeri yüksek besinler tercih edilmeli, yemekler mevsim sebzeleriyle desteklenmelidir.” dedi.
Ödül ya da ceza değil beslenme yöntemi öğretilmeli diyen Arslan; “Son bilimsel çalışmalar gösteriyor ki bir çocuğun ödüllendirme yöntemiyle beslenmesini sağlamak ileride ciddi beslenme bozukluklarına yol açabiliyor. Ödül ya da ceza yerine işlenmiş besinleri az sıklıklarla almasını sağlamalı, çocuklarımıza sağlıklı beslenmeyi öğretmeliyiz. Böylece beslenmenin doğal bir ihtiyaç olduğunu anlayacaklardır.” açıklamasını yaptı.
Aileler çocuklarının beslenmesine dikkat etmezse ilerde oluşabilecek kötü durumları aktaran Diyetisyen Cansu Arslan; “Çocukluk çağı obezitesi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek artıyor. Obezitenin artması demek geleceğimizin tehdit altında olması demek çünkü obezite sadece vücutta yağ oranının artması demek değil. Obezite kan şekeri bozuklukları, kalp hastalıkları, konsantrasyon bozuklukları, astım, uyku apnesi gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Tüm bu sorunlarla çocuklarımız çok küçük yaşta tanışıyor bir de genetik yatkınlıkları varsa bu tanışma daha da hızlı oluyor. Kolesterol, kan şekeri seviyesi oldukça yüksek olarak polikliniğe gelen çocuk sayımız artıyor. Ya da tam tersi iştah problemi olan çocuklarımızın sayısı da artıyor. Her iki durumda da geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza, gençlerimize beslenmede yol gösterici olmamız gerekiyor. Derslerde dikkatini toplamak için su içen, tenefüslerde çantasındaki elmayı çıkarıp yiyen, derslerine tıkır tıkır çalışan öğrenciler hayal ediyoruz.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.