Askıda İnsanlık!..
Önceki yazımızda dip not olarak verdiğimiz üzere, esas adı Ülker Güleryüz’dü; tam bir hayvan/canlı dostu idi. Tek başına yaşadığı Altındağ/Gültepe Mahallesindeki “kulübesinde”, kendi köpeği Bambam’ın ve diğer tüm sokak canlılarının kolu-kanadı idi, yaşam hakkının tüm canlılar için kutsal olduğunu “şiar” edinmiş bir insandı. Her şey 18 Şubat günü, belediye ekiplerinin, kendi köpeği dâhil, diğer hayvanları da toplayıp götürme kararı ile başlamıştı aslında. O gün bu karara tepki gösterdi “bükülmüş beli”; ama çok büyük yüreği ile Necla Teyze... Haksızlıklar karşısında susanın “dilsiz şeytan” olduğunu haykırıyordu adeta, ama aynı anda sosyal medya devreye girerek 81 yaşındaki doğa/canlı dostu insana linç kampanyası başlamıştı bile! Aynı günün akşamı yaşadığı kulübesinde çıkan bir yangın sonucu kaybettik Necla Teyze’yi! Çıktı mı/çıkarıldı mı? Bu sorunun cevabı henüz belli değil, ama belli olan bir şey varsa o da bu yangınla birlikte yananın aslında “toplum vicdanı” olduğunun ta kendisidir…
Ömer Seyfettin hikâyeleriyle büyümüş bir toplumun geldiği nokta gerçekten dehşet verici, bir o kadar da düşündürücü maalesef. Trafikte başta olmak üzere, cinnet halindeyiz. Espriyi, hoşgörüyü, en mühimi “vicdan” mefhumunu unuttuk; kadın cinayetleri ve kadına şiddet dur durak bilmiyor. Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel, bir konuşmasında; “Enflasyon toplum ahlakını bozar” demişti, geldiğimiz noktada ne kadar haklı olduğunu görüyoruz. Bir toplumda, adaletin varlığı tartışılıyorsa, hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukuku söz konusu ise, en temel insan hakkı olan konut edinme hakkı “Kafdağı’nın arkasında” kalmışsa, konuşma ve fikir özgürlüğü SOS veriyorsa, insanların gerçek gündemi olan hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı, yapay gündemlerle geçiştirilmeye çalışılıyorsa; “Vay gelmiş halimize…”
DİP NOT: “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil. Çektiğim alamı (elem/acı) bir ben birde Allah’ım bilir.” Fuzuli böyle demiş… Sivas’ta önce ulaşıma, sonra pide, katmer fiyatlarına, arife günüde ekmeğe (zam değil) “fiyat ayarlaması” yapıldı, hem de en az yüzde 25 oranından başlamak üzere! İnsanların, otobüs biniş kartlarına (Kentkart) ucu ucuna para yüklemelerinin bizatihi şahidi olarak diyorum ki; kantarın topuzu kaçmıştır. En basit hesapla, günlük 5 ekmek alan bir ailenin, yıllık ekmek harcaması yaklaşık 5 bin TL artmıştır. Muğla Belediyesinin, Üniversite Kampüs içi “Ring” ücretlerini “1 TL’ye” indirdiği haberi ile konuyu “hitama erdirmiş” olalım…
SON DAKİKA: Pazar akşamı ekranda “son dakika” yazısı akmaya başladığında, içimiz yandı adeta. Son iki aydır tedavi altında olan Edip Akbayram’ı kaybettiğimizin haberiydi. Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray gibi o da “Anadolu Rock’ın”, türküleri “hapsolduğu depolardan” çıkarıp, yurdum insanı ile buluşturan bir neslin” belki de son” temsilcisiydi. Güle güle büyük usta. Mekânın cennet, melekler yoldaşın olsun…
ROMAN: Ağrı Dağı Efsanesi – Yaşar Kemal. (Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli) İlk yayımlanma tarihi: 1970.
Edebiyatımızın devasa yazarından kısa ama enfes bir başyapıt. Başta, kırk ayrı dile çevrilmiş “ödül avcısı” İnce Memed olmak üzere, her romanı ayrı bir değer olan yazarımızın bu eserinde, “mutluluğun ressamı” Abidin Dino’nun çizimleri romanın değerini bir kat daha artırıyor. 28 Şubat vefatının 10. yıldönümünde anısına saygıyla…
ŞİİR: Kimi yaya kimi atlı
Kimi uçar çift kanatlı
Dünya güzel baldan tatlı
Eyvah balı tuza katmış
Âşık Veysel
ATASÖZLERİMİZ: “At var, meydan yok.” (Elde bir işi yapacak güç varken, bunu kullanma olanağı her zaman olmayabilir.) Türk Atasözleri Sözlüğü
YANLIŞ: Üstün körü
DOĞRU: Üstünkörü
GÜNÜN SÖZÜ: “Hayat bizi resmen dört işlemle sınar; gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der.” Tolstoy
OYUN: “Susanlar şimdilik/Oyunun dışına düşenler/Yalnız onlar doğrulup kalkacaklar/Gün kıyamete erdiğinde .” Gülten Akın
ARZUHAL: “Vatandaşlığa duygusal olarak çekilmek, geçmişin travmaları ve onun dönüşme olasılığıyla duygulanmaktadır. Bu noktalarda mutlu hissetmemek yalnızca duygudaş olmamak değil aynı zamanda düşman olmak anlamına gelir; sanki hissizliğiniz ulusun iyiliğine inançsızlığınızı, ulusu yok etme arzunuzu ifade ediyormuş gibi. Ulusun parçası olmak, ulusal travmaların hikâyelerini ulusal gurur için yeniden anımsamaktır. Ulusun parçası olmak haksızlığa uğramış hissederek iyi hissetmektir. Ulusal ruh hali oldukça spesifik bir şekilde bu dönüşümün mutluluğuna dayanır. Mutlu olmamak bu vaadi reddetmektir. Mutlu olma havasında olmamak böylece politik bir eylem haline gelir. Ve biliyor musunuz, ben havamda değilim.” Sara Ahmed/Havamda Değilim
NORMAL-ANORMAL: “Komşun açken tok yatmak normaldir!” Metis
İNSAN ÜZERİNE: “Şu insanlara hiçbir şey çok değildir.” Sait Faik Abasıyanık
ÜTOPYA: “Platon, ideal kentinde, felsefeciler, savaşçılar, zanaatçılar ve çiftçiler gibi sınıfları o kadar katı bir biçimde ayırmıştır ki, toplumsal adaptasyonları milyonlarca yıl hiç değişmeyen biyolojik yapılarda mühürlenip kalmış böcek topluluklarının düzenine benzer bir düzene geri dönmüştür. Belli ki burada göremediği şey, bu geometrik cennetin, insanın bastırılmış potansiyelleri açısından, yaşayan bir cehenneme dönebileceği ihtimaliydi.” Lewis Mumford/Tarih Boyunca Kent
RÜYA: “Hiç kimse bu hayatta arzuladığı her şeye rüyalar haricinde erişemez; dolayısıyla herkese iyi geceler.” Jose Saramago
YALAN: “Yalan, her tenha kasabanın akşam saatidir.” Edip Cansever
DELİ: “Ege Üniversitesi Psikiyatri Bölümü yetkilileri, Türkiye’de 5 milyon gizli deli olduğunu, kayıtlı delilerin ise 1 milyonu geçtiğini açıkladı.”-1990 Metis
HAYAT-MEMAT: “Her hayatın kaçınılmaz olarak koştuğu yaşlılık ve ölüm, bizzat tabiatın kendisinin ellerinden çıkan yaşama iradesi hakkında verilmiş bir mahkûmiyet kararıdır.” Arthur Schopenhauer
AİLE: “Bir evliliği mutsuz yapan aşkın değil, dostluğun yokluğudur.” Friedrich Nietzsche
TEBESSÜM: Baba erenler, bir gün kalabalığa katılarak bir düğün evine gitmiş. Sofraya davet için: Baba, iştahın var mı? demişler. Baba erenler, cevap vermiş: Benim gibi bir fakirin, cihanda ondan başka nesi olur? Orhan Güzel/En Güzel Bektaşi Fıkraları