HUD SURES-
105- O gün geldiğinde, hiçbir kimse O’nun izni olmadan savunma yapamaz: sonuçta onlardan kimileri bedbaht, kimileri de bahtiyar olur.
Mustafa İslamoğlu Meali
Hûd Suresi 105. Ayet Açıklaması
Bu ifade ilâhî mahkemede kişinin kendisini savunma hakkının olmadığına değil, Allah’ın mutlak otoritesine bir atıftır. Her insana kesinlikle savunma hakkı tanınacaktır (16.84, 111; 55:39; 77:36). Sâd 59-64, suçluların kendi aralarındaki tartışmalarını dile getirir.
106-107. Mutsuz olanlar (dünyadayken yaptıklarından ötürü) ateşte (yaşayacak) ve orada ah çekip inleyeceklerdir. Rabbin aksini dilemedikçe, gökler ve yer yerinde durduğu sürece onlar orada kalacaklardır. Şüphesiz Rabbin dilediğini istediği gibi yapandır.
Cemal Külünkoğlu Meali
Hûd Suresi 106. Ayet Açıklaması
Bkz. 21/101“Rabbin aksini dilemedikçe” söylemi, cehennem sakinlerinin azabının belli bir zaman sonra Allah tarafından sonlandırılabileceği konusunda bir ümit olabilir. Bu konuda kesin bir şey söylemek asla doğru olmaz. Sadece Allah’ın engin ve sınırsız rahmetini düşünerek ihtimal dâhilinde yorum yapılabilir.
108-Ve bahtiyar olanlara gelince: işte onlar da Rabbin aksini tercih etmedikçe, gökler ve yer orada durduğu sürece cennette yerleşip kalacaklar: kesintisiz bir bağış olarak!.
Mustafa İslamoğlu Meali
Hûd Suresi 108. Ayet Açıklaması
Kur’an’daki göndermelere bakarak cennet ve cehennemin bu dünyada kurulacağı söylenebilir. Bazı müfessirler bu âyettekilerin, içinde yaşadığımız yer ve gökler değil âhirete ait yer ve gökler olduğunu dile getirirler. Fakat söz konusu yer ve göklerin şu anda içinde yaşadığımız yer ve göklerin değiştirilmiş biçimi olacağı İbrahim 48’de dile getirilmektedir (Bu konudaki itirazlara verilmiş bir cevap için bkz: İbn Teymiyye, et-Tefsîru’l-Kebîr V, 51).
112- (Ey Resul!) Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tevbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın/aşırıya gitmeyin/azgınlık etmeyin! Unutmayın ki O, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Cemal Külünkoğlu Meali
Hûd Suresi 112. Ayet Açıklaması
Hz. Muhammed’e hitaben verilen “emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” emri, Hz. Nebinin sadece vahiy ile hareket ettiğini gösteriyor. Devamındaki cümle de ona uyanların da Kur’an’ın direktiflerine göre hayatlarını tanzim etmeleri gerektiğini anlatıyor. Ahkâf 46/9 “De ki: “…sadece bana vahyolunana uyarım“ ve Yunus 10/109 “Sana ne vahyolunduysa ona uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret!” ayetlerinden de anlaşılıyor ki Hz. Peygamber hiçbir zaman kafasına göre hüküm koymamış ve bütün çalışmalarını vahiy ile yürütmüştür.
Bu ayet sebebiyle olacaktır ki, Hz. Peygamber; “beni Hûd suresi kocattı” buyurmuştur. Azgınlık etmeden Hak ve adalet ölçülerine uyarak Allah’ın istediği istikamet üzere olmak Fatiha suresinde mü’minin hedefi olarak gösterilmiştir. Ayrıca dosdoğru yolun yolcuları cennetle müjdelenmiştir. “’Rabbimiz Allah'tır’ deyip de sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner ve derler ki: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilmiş olan cennetle sevinin!’” (Fussılet 41/30)
114- Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindide) ve gecenin (gündüze) yakın vakitlerinde (akşam, yatsı ve sabah da) namazı ikame et! Muhakkak ki iyilikler, kötülükleri (küçük günahları) ortadan kaldırır. İşte bu, anlayışı ve kavrayışı olanlar için bir öğüttür.
-NAMAZ VAKİTLER:
Cemal Külünkoğlu Meali
Hûd Suresi 114. Ayet Açıklaması
Bkz. 2/238, 17/78, 30/17-18
Günün beş vaktinde namaza durmaya işaret eden âyetlerden biri de budur. Sabahtan öğleye kadar gündüzün bir tarafı, öğleden akşama kadar da gündüzün diğer bir tarafıdır. Dolaysıyla gündüzün iki tarafından kasıt, öğle ve ikindi namazlarıdır. Gecenin gündüze yakın vakitlerinden kasıt ise sabah, akşam ve yatsı namazlarıdır. Bu ve bunun gibi bazı ayetlerle belirlenen beş vakit namaz Hz. Peygamber’in uygulamasıyla net bir şekilde ortaya konmuştur. Gününü belli zamanlarında belli aralıklarla Allah’la kulun bir araya gelmesi ve dileklerin Allah’a arz edilmesi kulluğun gereklerindendir. “Namazı ikame et” emri, davete icabet et, Yaratıcının huzuruna gel, aslını ve kendini düşün, sadakatini gözden geçir, yaşadıklarının muhasebesini yap, Allah’tan gelip O’na gideceğini hatırla, vefalı ve erdemli olmaya çalış, Allah’la yaşamayı içselleştir anlamındadır.
123- Göklerin ve yerin bilinmeyen, insan idrakini aşan görülüp gözlenemeyen sırrı Allah'ın bilgisindedir. Bütün işler ancak O'na döndürülür. Öyleyse, O'na kulluk et; O'na güven. Rabbin yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.
Cemal Külünkoğlu Meali
Hûd Suresi 123. Ayet Açıklaması
Her türlü çabayı gösterdikten sonra Allah'a güvenmek, O’na dayanmak hem kulluğun gereğidir hem de Allah’ın kuluna bir lütfudur. Allah’ın kuluna “Bana güven” demesinden daha büyük ne olabilir? İnsan küçük bir dünyalık iş için kendisinden daha güçlü olan bir yakınından destek sözü aldığı zaman ne kadar mutlu oluyor değil mi? Allah kuluna her zaman, her yerde ve her konuda destek vereceğini bildiriyor. Yeter ki kul haddini bilsin, Allah’a karşı sorumlu olduğunun idrakinde olsun, fıtratıyla örtüşmeyen davranışlar sergilemesin, insanlığını bilsin ve insanca yaşasın.