08 Nisan 2025 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı kararı, Türkiye'nin en köklü ve başarılı liselerinde görev yapan yüzlerce öğretmeni bir gecede “norm fazlası” ilan etti. Hiçbir somut kriter ya da gerekçe gösterilmeden hayata geçirilen bu idari işlem, yalnızca öğretmenleri değil, birikimiyle şekillenmiş okulları ve o okulların yarattığı eğitim mirasını da hedef aldı.
Kararın mağdurlarından biri de Sivas’ın en köklü ve başarılı eğitim kurumlarından biri olan Sivas Selçuk Anadolu Lisesi. Yıllardır üstün başarılarıyla adından söz ettiren bu köklü okulda görev yapan 20 deneyimli öğretmen, ölçülebilir hiçbir kıstas sunulmadan görevlerinden alındı. Aynı akıbeti paylaşan başka bir örnek de okul açıldığında puanlama sisteminin olmadığı Asım Şahin Lisesi. 2021 yılında sistemin devreye girmesiyle birlikte, yıllarını bu okula vermiş öğretmenler birer birer tasfiye edilmeye başlandı.
Bu gelişme yalnızca öğretmenler değil, mezunlar, veliler ve öğrenciler için de derin bir hayal kırıklığı oldu. Öğrencilerin gözünde sadece ders anlatan figürler değil, birer rol model, rehber ve toplumsal vicdanın taşıyıcısı olan bu öğretmenlerin bir günde okullarından koparılması; eğitim sistemine olan güveni zedeleyen, telafisi güç bir kırılma yarattı.
Sivas Selçuk Anadolu Lisesi mezunları ve aileleri tarafından başlatılan imza kampanyasında şu ifadeler yer aldı:
“Okulumuzun marka değerini birlikte inşa eden öğretmenlerimizin, hiçbir gerekçe sunulmadan görevlerinden uzaklaştırılması kabul edilemez. Onlar sadece birer eğitimci değil, aynı zamanda bir kültürün yaşayan temsilcileri ve nice nesillere ışık tutmuş rehberlerdir.”
Sosyal Medyada Tepki Çığ Gibi Büyüyor
Kısa sürede sosyal medyada geniş yankı bulan olayla ilgili olarak, eğitimciler ve vatandaşlar seslerini çeşitli platformlarda yükseltti. Paylaşılan tepkilerden bazıları şöyle:
“Keşke eğitimi siyaset üstü bir konumda tutabilseydik...”
“Eğitim ne iktidarın ne de muhalefetin malzemesi olamayacak kadar kutsal bir yerde olmalıydı.”
“Bu konuyu gündeme taşımak zorundayız. Bütün öğretmen arkadaşlarımı desteğe bekliyorum.”
“Mağdurlarından biri de benim. Hiçbir kriter sunulmadan kadro dışı bırakıldım. Bunca yıllık emeğimi hiçe sayarak 80 km uzaktaki bir köye tayin istendi.”
Türkiye Genelinde Eylemler Büyüyor
Bu yalnızca Sivas’a özgü bir sorun değil. Türkiye genelinde proje okullarında görevli 20 binden fazla öğretmenin aynı şekilde mağdur edildiği konuşuluyor. İstanbul’da Eyüpsultan Anadolu Lisesi önünde öğrenciler oturma eylemi başlattı. Eylemler sırasında okul yönetimi okulun giriş çıkışlarını kapattı; bir öğretmenin darp edilerek gözaltına alındığı iddiaları da kamuoyunun gündemine bomba gibi düştü.
Elazığ’daki Mehmet Koloğlu Anadolu Lisesi öğrencileri de benzer bir tepki göstererek, “Hocamı geri ver!” sloganlarıyla öğretmenlerinin sürgün edilmesini protesto etti. Bu eylemler, yalnızca bir öğretmenin değil, bir eğitim anlayışının savunulduğunun göstergesi.
Eğitimde Ne Değişti?
2021 yılında getirilen puanlama sistemiyle birlikte, öğretmenlerin yer değişiklikleri artık liyakatten çok, sistem içi ölçülemeyen değerlendirmelere bırakılmış durumda. Okulun açıldığı yıllarda görev yapan, okulun kimliğini şekillendiren öğretmenler, şimdi "puanı yetersiz" denilerek başka okullara gönderiliyor. Eğitimciler, "yıllarımızı verdiğimiz kurumdan koparılıyoruz" diyerek bu düzenlemenin bir tür "sessiz sürgün" olduğunu ifade ediyor.
Liyakatsizliğin Bedelini Kim Ödeyecek?
Bugün görevlerinden uzaklaştırılan öğretmenlerin çoğu, öğrencilerinin hayatında sadece akademik başarı değil, insani değerler, vicdani sorumluluk ve toplumsal bilinç kazandıran figürlerdi. Bu eğitimcilerin görevden alınmasıyla, eğitimde süreklilik ve kalite zedeleniyor.
Bir okul sadece duvarlardan ve sıralardan ibaret değildir. Onu okul yapan; öğretmenlerin birikimi, emeği ve ruhudur. Bu ruhu görmezden gelen her karar, sadece bireyleri değil, geleceğimizi de yaralamaktadır.
Şimdi herkesin sorması gereken soru şudur:
Eğitim sistemi gerçekten liyakatle mi yönetiliyor, yoksa puan tablosunda kimsenin göremediği eller mi söz sahibi?