Sivas'ta 19 Eylül Gaziler Günü Töreni Coşkuyla Kutlandı Sivas'ta 19 Eylül Gaziler Günü Töreni Coşkuyla Kutlandı

5 Temmuz 2009 yılında Urimçi’de fabrika işçisi olan iki Doğu Türkistanlı gencin linç edilerek öldürülmesinin ardından, Valilik binası önünde toplanan kalabalığa Çin Hükümeti tarafından ateş açılmasıyla başlayan zulmün yıldönümü.  
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Sivas Şube Başkanı Efe Zileli, Çin’in Doğu Türkistan’a uyguladığı insanlık dışı tutumuna ve Urumçi Olaylarının 14. yılında hayatını kaybeden vatandaşlara Rahmet dileyerek açıklamarda bulundu.b15eae87-0b0e-4cb1-af03-115633210e2c
İnsan haklarının hala daha ihlal edildiğine değinen Efe Zileli; “Bugün 5 Temmuz. 2009 yılında, işçi olarak Urumçi'deki bir fabrikada çalışan iki Doğu Türkistanlı gencin linç edilerek öldürülmesinin ardından bilgi alma talebiyle Urumçi'de valilik önünde toplanan kalabalığa ateş açılmasıyla başlayan Urumçi Katliamı'nın yıl dönümü. Urumçi Katliamı'nda Çin Hükümetinin emriyle yüzlerce kişi öldürüldü, binlerce kişi yaralandı ve on binlerce kişi ise tutuklandı. Tutuklanan kişilerin büyük çoğunluğundan hala haber alınamıyor. Çin'de kanlı bir iç savaş sonucu iktidarı ele geçiren Çin Komünist Partisi'nin (CKP) 1949 yılında işgal ettiği ve 1955 yılında Sincan Uygur Özerk Bölgesi adıyla tahakkümü altında tuttuğu Doğu Türkistan'da, insan hakları ihlalleri hayatın tüm alanlarında yoğun bir şekilde devam ediyor.”dedi.
Uygur Türkleri’nin çeşitli işkencelere maruz kaldığını ve bölgede Türk nüfusun tamamen bitirilmesinin amaçlandığını vurgulayan Zileli; “Çin Hükümeti, sistematik asimilasyon, işçi programları ve zorunlu göç ve nüfus politikaları ile Doğu Türkistan'in Müslüman nüfusunu azaltmaya çalışırken, Çinlileri ev ve iş garantileriyle Doğu Türkistan'a göçleri teşvik etmekte, demografik yapıyı tersine çevirmeye çalışmaktadır. Çin Hükümetinin 2017 yılından bu yana yoğun bir şekilde kurduğu ve Uygur Türkleri’nin türlü işkencelere, asimilasyon politikalarına, kadınların rutin olarak tecavüze maruz kaldığı toplama kamplarının sayısının bin 200'ü bulduğu ve bu kamplarda tutulan insan sayısının ise 3 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir.”şeklinde konuştu
Çin’in insan hak ve hürriyetlerini hiçe sayarak takındığı tutuma rağmen Birleşmiş Milletler(BM) İnsan Hakları Komisyon Üyesi olarak seçilmesini eleştiren Efe Zileli; “Ne hazindir ki, bu hak ihlalleri ve soykırım uygulamalarını uzun yıllardır yürütmekte olan Çin, 7 Ekim 2020 tarihinde 138 ülkenin oylarıyla Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komisyonu Üyesi olarak seçilmiştir. Çin, tüm uluslararası hukuk kurallarına aykırı bir şekilde asimilasyon ve soykırım politikalarına devam ediyor. Evrensel İnsan Hakları Bildirisi'nin maddelerine aykırı davranıyor. Yine BM tarafından kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin maddeleri arasında yer alan tüm soykırım fillerini işliyor. Bunlardan bazıları şu şekilde:0502e3e7-e90e-4ec3-9353-656b54d35fec
Dini değerlerin tamamına yönelik saldırılar, cami, medrese ve islam kültür öğesi eserlerin yıkılması,
Bir Kuşak Bir Yol projesi güzergâhinda bulunan Müslümanlara ait köy ve kasabaların tüm kültürel ve tarihi dokularıyla birlikte yerle bir edilmesi ve bu yerlerin ahalisinin farklı bölgelere sürgün edilmesi,
18 yaşından küçüklerin, memur, işçi, öğrenci, emekli ve kadınların ibadet yerlerine girmesi ve ibadet etmesinin yasaklanması,
Ramazan ayında oruç tutmanın yasaklanması, Müslümanlara ait mezarlıklann yok edilmesi ya da taşınması,
Müslümanlara domuz eti yedirme ve alkol kullandırma, çocukların sünnet ettirilmesinin yasaklanması,
Evlilik ve cenaze törenlerinin dine ve örfe uygun yapılmasının yasaklanması, Türk kızlarının zorunlu olarak Çinli erkeklerle evlendirilmesi,
Toplumun lider ve aydınlarının, toplama kamplarına kapatılmak suretiyle topluma yön verecek isimlerden toplumun mahrum bırakılması,
Dini ve milli bayramların yasaklanması, ürünlerin “helal” olarak etiketlenmesinin yasaklanması ve helal etin Müslümanların yemesi haram olan domuz etiyle birlikte satılması, 
Uygurlara verilmiş anadilde eğitim hakkının yasaklanması ve Çincenin tüm okullarda zorunlu dil haline getirilmesi, Uygurca dini ve milli eserlerin, Kur'an- Kerimlerin toplanarak yakılması, okumanın ve bulundurmanın yasaklanması, buna aykırı davrananların hapis cezasına çarptırılması.” dedi.
Asıl hedefin yer altı kaynakları açısından büyük önem arz eden Doğu Türkistan’da bulunan Türklerin ekonomik çıkarlar için bu zulme maruz kaldığının altını çizen Efe Zileli; “Doğu Türkistan bölgesinde periyodik olarak devam ettirdiği zulmün arkasında yatan nedenlerin en önemlilerinden biri ise ekonomik çıkarlardır. Doğu Türkistan, özellikle petrol, doğalgaz, uranyum, altın, kömür gibi madenler açısından oldukça zengindir. Çin Hükümeti’nin Doğu Türkistan'daki sistematik hak ihlalleri, asla görmezden gelinemeyecek, vicdan sahibi herkesin karşısında durması gereken büyük zulümdür. Ne yazık ki, şu ana kadar ne Birleşmiş Milletler, ne İslam İşbirliği Teşkilatı, ne de diğer uluslararası kurum ve kuruluşlar üzerlerine düşen görevleri yerine getirememiştir. Buradan açık bir şekilde çağrıda bulunuyoruz ve diyoruz ki, insanlık tarihi boyunca ne kadar zulüm ve zalim varsa hepsi firavunlar gibi, tarihe kara birer leke olarak geçti.” ifadelerine yer verdi.9f361f37-43d0-4ec9-a199-5aed06424e47
Bu zulüm sona erene kadar direnişin devam edeceğini dile getiren Zileli; “Gelin sizler bu zulümleri engellemek için adımlar atın! İnsan haklarına savaş açan, insanlık onurunu çiğneyen ve yıllardır türlü zulümler işleyen Çin Hükümeti’ne gereken yaptırımları uygulayın. Basın açıklamamız vesilesi ile 2009 Urumçi Katliamında ve yıllardır süren diğer saldırılarda hayatını kaybeden Doğu Türkistanlı kardeşlerimize Allah'tan rahmet zülme direnen kardeşlerimize sabır ve zafer vermesini diliyoruz. Doğu Türkistan'da zulüm bitene kadar, kardeşlerimizin yanında duracağımızı ve asla yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz.” diyerek konuşmasını sonlandırdı. AYŞE NUR ÖZKAN

Editör: Memleket Sivas Gazetesi