Konutlarda kullanılan enerjinin büyük bir kısmı ısıtma ve soğutma amaçlı olarak tüketilmektedir. Söz konusu bu enerjinin; etkin kullanılması, tasarrufa gidilmesi de ısı yalıtımı ile sağlanabilir.

Özellikle kış aylarının uzun ve etkili olduğu Sivas’ta ısı kaybının önüne geçile bilmesi için binaların ısı yalıtımına ihtiyaç duyulmaktadır. Eh bu durum artık günümüzde kabul görmüş ve halk aldığı yada kiraladığı evde yalıtım olup olmadığını da sorgulamaya başlamıştır. Tabi bu sorgulama sırasında alınan cevap ‘’Elbette dış cephe mantolaması var’’ olmuştur. Ancak ısı yalıtımının doğru yapılıp yapılmadığını kontrol edemeyiz etsek de zaten durumdan anlamayız. Taki kış gelip soğuklar başlayıp onca yakıta rağmen ısınamıyoruz deyinceye kadar, ya da evi ısıta bilmek için ayarları sonuna kadar açıp ilk yakıt faturası cebimizi yakıncaya kadar.

Bu nedenle konuyu bir bilene danışayım dedim ve sordum ‘’Binalara yapılan  yalıtım mı yoksa yanıltım mı?’’ ancak aldığım cevap, büyüklerin ‘’Deveye sormuşlar neren eğri diye devede demiş ki nerem doğru ki’’ sözünü hatırlatması oldu. Anladım ki var bu işte de bir alicengiz. Tekrar sordum sıkıntı nedir diye biraz detay verdi.

 Konuyu yakından bilen işin erbabı, Isı yalıtım köpüklerinin en düşük ısı iletkenlik değerinin 16 olması gerektiğini ancak bazı firmaların köpük etiketinde 16 gösterip 14 olarak ürettiğiniileri sürdü.

Bu durumun hem haksız kazanç sağlanmasına neden olduğunu, hepsi olmamak kaydıyla müteahhitlerinde düşük maliyetinden dolayı bu duruma ayak uydurduğunu ifade eden işin erbabı, ısı iletkenlik değerinin 14 olması nedeniyle köpüklerin ısı yalıtımında gerekli işlevini yerine getirmemiş olduğunu,  bu durum un Sivas’ı ısı yalıtım çöplüğü haline getirdiğini anlatınca üzüldüm, yalıtım malzemelerinin ateşe karşı duyarlı olması gerektiği ancak kullanılan malzemelerin bir kıvılcımda çıra gibi tutuşma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemesi ile de oldukça ürktüm.

Bütün bunları duyunca bende sektörün işlevini tam anlamıyla yerine getiremediği düşüncesi hakim olurken, sahiden yalıtım mı yoksa yanıltım mı? sorusunu tekrar yöneltme gereği hissettim. Şimdi diyeceksiniz ki bu soruya kim cevap verecek.  Bana göre bu sorunun cevabını vermek sanırım gerekli kontrolleri yaparak durumu inceleme altına alacak denetim mekanizmalarında görev alan kişilere düşüyor, ya sizce?