MEHMET TIRPAN
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkan Yardımcısı Murat Sulakçı, 2022 yılı hasat dönemine az bir süre kaldığını, mahsul alımlarının çiftçiyi mağdur etmeyecek meblağlarda olması gerektiğini söyledi.
Bir çok üreticinin temel gıda maddesi olan buğdayın üretimin de maliyetlerin aşırı derecede yüksek olduğunun unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Sulakcı, “Güz döneminde 7 TL’ den tarlasını eken üretici bahar döneminde maalesef 22 TL’den mazot 14 bin TL’den de yazlık gübre alarak mevcut ürününü hasat etmek amacıyla bu yüksek orandaki maliyetlere boyun eğerek ürünü tarladan kaldırmak yoluna gidiyor. Şimdi sıra her yeri pahalıda olsa ekin diyen hükümete kalıyor. Hububat alım fiyatları çiftçiyi memnun etmeli.” dedi.
Buğday taban fiyatının çiftçilerin önümüzdeki güz döneminde nasıl bir planlama yapacağını belirleyeceğini hatırlatan Sulakcı, “Mevsimsel değişiklikler ve girdi maliyetlerinin artması üreticiye darbe vurdu. Dünyadaki anormal şartlar, dünyanın ikinci büyük buğday üretimini yapan Hindistan’daki kuraklık ve aşırı sıcaklık üretime de bu süreçte göz önünde bulundurulmalı. Öte yandan Rusya ve Ukrayna’daki savaşında devam etmesi ithalat noktasında da sıkıntı yaşayacağımız net bir şekilde ortada koyuyor. Bu sıkıntılar göz önüne alınarak maliyet ve sosyal refah payı da göz önünde bulundurularak çiftçinin mahsulü alınmalıdır. Eğer çiftçiyi tatmin edilecek bedel verilmez ise maalesef çiftçi istese bile bu şartlarda üretim yapamaz hale gelebilir. Hükümet bu konuda daha duyarlı olmalıdır ve çiftçileri desteklemelidir. Çiftçi eğer tamamen üretimden el çekerse başka ülkelerin eline bakar hale geliriz.” ifadelerini kullandı.
YOL GÖSTERİCİ OLUNMALIDIR
Çiftçilere hukuksal açıdan yol gösterecek ofislerin Tarım Bakanlığı öncülüğünde kurulması tavsiyelerinde bulunan Sulakçı, “Hepimizin de bildiği gibi ülkemizde birçok Üretici Birliği ve Ziraat Odaları mevcuttur. Ancak bu birlikler ve odaların çok az bir kesimi hariç maalesef hiç bir zaman üreticinin sesini ve haklarını yeterince savunmamış sadece seçimden seçime üreticinin yanına gitmiştir. Hal böyle olunca en büyük mağduriyeti yine üreticiler yaşamıştır. Çiftçi kesimi sorunlarıyla yalnız bırakılmış oysa ki olması gereken diğer halk kesimlerde kendi hak ve hukukunu savunan sendika gibi oluşumları ile sosyal ve ekonomik yönden bu kesimlerin sesi olan yapılar noktasında hareket etmeleri gerekli idi. Bu olmayınca yaşanan ekonomik sıkıntıdan en büyük darbeyi maalesef üreticinin yediğini de biliyoruz. Bu yaşanan haksızlıklara karşı çiftçilerin birçok hukuksal açıdan olsun girdi maliyetleri açısından olsun konularda korunmaya alınması, hak ve hukukunun savunulması hayati önem arz etmektedir. Bu konuda en kalıcı çözümü ise Tarım Bakanlığı bünyesinde il ve ilçe müdürlüklerinde Çiftçinin Hukuk Ofisi kurularak üreticinin yaşadığı birçok hukuksal konularda yol gösterici olması sağlanmalıdır.” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.