
Orucun tutmanın insan vücuduna oldukça yararlı olduğunu belirten Sivas Halk Sağlığı Müdürlüğü Diyetisyeni Cansu Pekcan, Ramazan ayının yaz dönemine denk gelmesinden dolayı vücudun sıvı ihtiyacının yeteri kadar karşılanmasını ve bu ayda insanların dengeli olarak beslenmesi gerektiğini söyledi. Mehmet TIRPAN Oruç tutmanın insan sağlığı açısından oldukça yararlı olduğunun altını çizen Diyetisyen Pekcan; “Her zaman olması gerektiği gibi Ramazan ayında da sağlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz diyeceğiz. Peki neden? Bildiğimiz gibi orucun manevi yönden ve beden yönünden insanlara birçok yararı var” dedi. Orucun insan vücudu için sağlıklı olabilmesi için bu ayda sağlıklı beslenmeye daha fazla özen göstermemiz gerektiğinin altını çizen Pekcan; “Ramazan ayı toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil etmektedir. İslam’ın temel ibadetlerinden olan oruç bu ayda tutulmakta ve bununla birlikte günlük beslenmemizde önemli değişiklikler olmaktadır. Vücudumuzun yaklaşık %70’inin su olduğu unutulmadan 2-2.5 litre su tüketimiyle birlikte ayran, süt, taze sıkılmış meyve ve sebze suları içecek tercihleri arasında yer almalıdır. İftar ve sahur arasındaki sürede susama hissi olmasa bile vücudun ihtiyaç duyacağı bu su miktarına ulaşmaya dikkat edilmelidir. Yaşlanmayla birlikte susama duygusunda azalma yaşandığı için özellikle yaşlılar bu konuya daha fazla önem vermelidir. Bireylerde ilk günlerde enerji alımının azalmasına bağlı ağırlık kaybı gözlense de; öğün sayısının azalmasına bağlı metabolizma hızının yavaşlaması sonucu ay sonunda ağırlık artışı meydana gelebilmektedir. Ramazan ayında meydana gelen en önemli beslenme değişiklikleri arasında öğün sayımızın değişmesi; üç ana öğün olan günlük beslenme düzenimizin iki ana öğüne inmesi yer almaktadır. Bunun yanında özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminde artış yaşanmaktadır. Ramazan ayında aşırı besin tüketiminden kaynaklı olarak sağlığımızın bozulmasını önlemek ve Oruç tutmanın vücudumuza sağlayacağı faydaları görebilmek için Yeterli ve Dengeli beslenmeye özen göstermeliyiz” ifadelerini kullandı. SAHUR ÖĞÜNÜ MUTLAKA YAPILMALIDIR Oruç tutarken vücut dengesinin korunabilmesi için sahur öğünün mutlaka yapılması gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Pekcan; “Sahur öğünü atlandığında ortalama 16-17 saatlik açlık süresi 20 saate kadar çıkabilmekte ve bu da açlık kan şekerimizin daha erken düşmesine sebep olarak günün daha verimsiz geçmesine yol açmaktadır” dedi. Sahur öğününde süt, yoğurt, peynir gibi besinlerden oluşan kahvaltı türü yiyecekler yenmesi gerektiğini belirten Pekcan; “Yağlı yemekler sahur ve iftarda elimizden geldiği kadar yağlı yemek tercih etmekten kaçınalım. Sahur sonrasında yenilen yağlı yemeklerin insan vucuduna oldukça fazla zarar veriyor. Vücut sahurda alınan yağlı yiyecekleri sindirmekte zorlanıyor. Bu durumda sindirim sistemimizde aksaklıklara neden olabiliyor. Yine iftar sofralarında öncelikli olarak çorba içelim. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra yemeğimizi yavaş bir şekilde tüketelim. Genellikle oruç tutanlar iftarda kısa sürede çok miktarda besin tüketmek ister. Yapılan en büyük hatalardan birisi de hızlı bir şekilde, fazla miktarda besin tüketmektir. Çok hızlı yemek yenildiğinde farkında olmadan ihtiyaçtan daha fazla miktarda besin tüketilmekte bu yüzden tokluğun tam olarak oluşabilmesi için yemek yeme süresi en az 20 dakika olmalı, porsiyon miktarları konusunda dikkatli olunmalıdır. Uzun süreli açlık sonrasında sindirim sistemi problemleri yaşamamak için özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. Şerbetli tatlı tercih edildiğinde ise porsiyon miktarı konusunda dikkatli olunmalıdır. İftar ve sahur ana öğünleri ile birlikte iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde öğünler düzenlenmelidir. Bu ara öğünlerde süt, yoğurt, taze ve kuru meyveler, sert kabuklu meyveler tercih edilebilir. Uzun süreli açlık sonrasında sindirim sistemi problemleri yaşamamak için özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. İftarda aşırı şerbetli, yağlı tatlılar yerine; sütlü tatlılar (sütlaç, güllaç, muhallebi vb.) veya meyve tatlıları tercih edilmelidir. Şerbetli tatlı tercih edildiğinde ise porsiyon miktarı konusunda dikkatli olunmalıdır” şeklinde konuştu.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *