HANİFE KANAT

Kilo almanın fiziksel olarak bir çok sebebi olabiliyor ancak kilo alımının en zor ve aşılması gereken durumlarından bir tanesi psikolojik sebepler oluyor. Psikolojik sebepler arasında yer alan duygusal açlık konusunda diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar diyet yapan bireyleri bilgilendirecek açıklamalarda bulundu.

İnsanların iki sebeple açlık yaşadığını belirten Uçar; “Biri fizyolojik açlık, hücrelerimiz enerji ihtiyacı hisseder. Biri de psikolojik açlık, farklı duygularımızı paylaşmak için de yemek yeriz. Kişi uç noktalarda yaşadığı bazı duygusal durumlarda  fizyolojik olarak acıkmamasına rağmen sık sık ve büyük porsiyonlarda besin tüketme ihtiyacı duyar. Bu duruma duygusal açlık diyoruz. Kişi günlük hayatın getirdiği stres, aşırı üzüntü, yalnızlık duygusu, öfke hali gibi duygularının karşılığında  yemek yeme dürtüsü hissediyor ise duygusal açlık yaşıyor demektir. Araştırmalar gösteriyor ki insanın normalin üstünde yemek yemesinin nedeni %75 duygusal duruma bağlıdır. Maalesef toplumuzda yaşadığı kilo probleminin duygusal açlık kaynaklı olduğunu fark edemeyen çok kişi var. Bu sebeple kişiler tedavi adımlarını doğru atamıyorlar.” ifadelerini kullandı.

Bireyin fizyolojik mi yoksa duygusal açlık sebebiyle kilo problemi yaşayıp yaşamadığını öğrenmek için test uygulandığını belirten Uçar; “Hastalarımızı kilo alma sebebini ayırt edip tedavi uygulamak için 5 soruluk bir test uyguluyoruz. Testimizin soruları şu şekilde; ‘Bazı şeyler ters gittiğinde ve stresli bir gün yaşadığımda bir şeyler yeme isteği duyarım. Bir şeyler yeme isteği aniden gelir. Genelde yüksek kalori, yüksek yağ ve şeker içeren besinleri tercih ederim. Doysam bile yemeye devam etmek isterim. Yemeğimi bitirdikten sonra suçluluk ve pişmanlık hissederim.’ Hastalarımız 5 sorudan birçoğuna evet cevabını veriyorsa, hücrelerini beslenmek için değil de duygularını beslemek için yemek yiyor olabilir.” açıklamasını yaptı.

Kişinin bu durumu tespit etmesi ve bu konuda farkındalık kazanması sağlıklı kararlar alabilmesi için en önemli adımdır diyerek sözlerine devam eden Uçar; “İlk olarak süreçte alacağınız psikolojik veya diyetetik her türlü yardımı kendiniz için yapıyorsunuz bunu unutmayın. İnsanoğlu anlaşılmadığı için öfkelenir. İnsanlar sizi anlamayabilir, ilk olarak sizin kendinizi anlamaya ihtiyacınız var. Bu yolda alacağınız terapi destekleri kendinizi dışarıdan bir gözle görüp anlamanıza ve anlayışlı davranmanıza yardımcı olacaktır. Sizin ve ruhunuzun sakinleşmesini sağlayacaktır. Duygularınızı beslemek için yemek yediğinizi bilmek bu yolda sizin diyetetiksel olarak da doğru adımlar atmanıza yardımcı olacaktır. Açlık yaşadığınız an  farklı bir alana geçip kendinize şu soruları yöneltin. Gerçekten mi açım yoksa duygusal açlık mı yaşıyorum. Cevabınız duygusal açlık ise yaşadığınız duyguyu anlamaya çalışın ve anlayışlı olun. Sizi sakinleştirip doğru kararlar almanıza yardımcı olacak bir şeyler yapın. (Elinizi yüzünüzü yıkamak, müzik dinlemek, Kur'an-ı Kerim okumak, yürüyüş yapmak, vb.) Sonra tekrar sorun gerçekten bu besini hala yemek istiyor muyum. Eğer istiyorsanız kendinize ‘yeme’ demek yerine makul ölçülerde kan şekeri dengenizi koruyacak bir tabak oluşturun. (1 su bardağı sütlü kahve-1 Kare çikolata, salata-yoğurt eşliğinde 2 adet köfte gibi). Bu besinleri çiğneyerek yavaş yavaş sakince lezzetlerine odaklanarak tüketin. Genellikle kişilerin çiğnemeden hızlı yemek yemesi ile birlikte sakinleşme oranlarının tersine midesine aldıkları besin miktarı fazla oluyor.  Unutmayın lezzeti alarak yediğiniz bir besin sizi daha güzel sakinleştirir. Dünyanın sonu değil, bu besini yediğiniz için pişmanlık da yaşamayın. Tekrar yemek isterseniz bile 20 dakika bekleyin. Canınızın tekrar yemek istemeyeceğini göreceksiniz. Unutmayın duygusal açlık anlaşılmama kısır döngüsüdür. Kişinin kendini tanıması ve duyguları veya yemek yeme istekleri için anlayışlı olması bu kısır döngüyü tam tersine çevirecek ve duygusal açlık ataklarını azaltacaktır.” dedi.

İnsanoğlu anne karnından ölüme kadar bir makine gibi işler ifadelerini kullanan diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar; “Bu makinenin en temel çarklarını da fizyolojik ve ruhen beslenme oluşturur. Çocuklarınızın kaliteli bir yaşam sürmesini istiyorsanız bu süreç boyunca onlara kaliteli besinler yedirin ve onların duygularını da beslemeyi ihmal etmeyin. O zaman yaşadıkları zorluklar da böyle bir duygusal açlık yaşamazlar.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.