
Sivas’ta bulunan tarihi kent meydanı adeta bir açık hava müzesini andırıyor. Tarihi eserlerin iç içe olduğu kent meydanı, yaz aylarının gelmesiyle birlikte daha da dikkat çekici bir hale geliyor. Sivas’a gelen turist ve gurbetçilerin ilk uğrak noktası ise yine tarihi kent meydanı oluyor. Fatih ÖZDAL Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çok sayıda tarihi eseri bünyesinde barındıran Sivas, adeta açık hava müzesini andırıyor. Yaz aylarında gurbetçilerin gelmesiyle daha da yoğunlaşan şehirde nüfusun 2 katına çıktığı biliniyor. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktalarından birisi konumuna gelen Sivas’ta ki tarihi kert meydanı ve çevresinde yaşanan yoğunluk ise dikkat çekiyor. Kent merkezinde yaklaşık 4-5 kilometrelik alanda bulunan Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi, Ulu Cami, Çifte Minareli Medrese, Şifahiye Medresesi, Gökmedrese, Buruciye Medresesi, Kale Cami, Eğri Köprü, Kesik Köprü, Abdulvahabi Gazi Türbesi ve Taşhan'ın yanı sıra çok sayıda cami, hamam, han, köprü ve türbe, Sivas'ın tarihi zenginliğini gözler önüne seriyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “en büyük eserim” dediği Cumhuriyetin temellerinin atıldığı kentte, 1892 yılında inşa edilen, Sivas Kongresi'nin yapıldığı, önce “Mülki İdadi”, daha sonra “Sultani” olarak hizmet veren bina, dikkati çeken tarihi eserler arasında yer alıyor. Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi olarak hizmet veren binada geçtiğimiz yıl başlatılan restorasyon çalışmaları devam ediyor. Çalışmaların tamamlanmasının ardından müzenin adının “4 Eylül Milli Mücadele ve Kongre Müzesi” olarak değiştirilmesi planlanıyor. Sultan Alaaddin tarafından vakfedilen, minaresi kendi eksenine göre 25 derece eğik Ulu Cami, Kanuni Sultan Süleyman'ın vezirlerinden Sivaslı Koca Hasan Paşa tarafından yaptırılan Meydan Camisi ve Sivas Valisi Mahmut Paşa tarafından 1580 yılında inşa ettirilen Kale Camisi, kent merkezindeki tarihi dokuya çeşitlilik katıyor. Kale Camisi'nin yanındaki Çifte Minareli Medrese de dikkati çeken eserler arasında yer alıyor. Çifte Minareli Medrese'nin karşısındaki, Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından 1217 yılında yaptırılan Şifaiye Medresesi, Anadolu Selçuklu Tıp okullarının ve hastanelerinin en eskisi olarak biliniyor. Şifaiye'nin yanındaki Buruciye Medresesi de taç kapıdaki taş işçiliğiyle dikkati çekiyor. Anadolu Selçuklular döneminde, Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında yaptırılan, taç kapı üzerinde yükselen tuğla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerle ön plana çıkan Gökmedrese ile Selçuklu dönemine ait, Kızılırmak üzerindeki Kesik Köprü ve Eğri Köprü de Sivas'ın tarihi zenginliğini gözler önüne seriyor. Sivas’a gelen turistlerin uğrak noktaları arasında yer alan tarihi eserler, yaz aylarının gelmesiyle birlikte ziyaretçi yoğunluğu yaşıyor. Özellikle gurbetçilerin yaz tatilini Sivas’ta geçirmek üzere şehre gelmelerinin ardından yaşanan yoğunluk tarihi eserlere de yansıyor. Nüfusun yaz aylarında neredeyse 2 katına çıktığı Sivas’ta yaşanan yoğunluk sebebiyle tarihi eserlerin etrafında fotoğraf çektiren yerli ve yabancı turistlere rastlamak mümkün oluyor. Tarihi medreselerin içerisinde faaliyet gösteren esnafların da durumdan memnun olduğu, kışın satışların düşük olmasına rağmen yaz aylarının gelmesiyle birlikte satışlarda ciddi artışlar yakaladıkları öğrenildi.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *