Sivas Haberleri
SİVAS
00:00:00
Öğle vaktine kalan
Sivas
Az bulutlu
-0°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,1588 %0.3
43,6101 %1.61
Ara

ÇÖZÜMÜN İSLAM'DA OLDUĞUNU BİLMEK

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Allah’ ın rahmeti, bereketi;  Allahın kitabı ve resulün sünnetine kayıtsız ve şartsız şeksiz ve şüphesiz tabi olanların üzerine olsun. yine Allahın selamı  tüm hidayete tabi olanların üzerine olsun.  Allah kuluna kafi (yeterli) değil mi, seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah kimi saptırırsa (sapıklıkta bırakırsa) artık onun için (doğru) yol gösterici yoktur.

  Allah kimi de hidayete (doğru yola) eriştirirse artık onun için bir saptırıcı yoktur. Allah Aziz (üstün ve güçlü olan) intikam sahibi değil midir? (39-Zümer36- 37)

"Rabbim, benim göğsümü aç (genişlik ver)." Bana işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz. Ki sözümü anlasınlar. (20-Tâ-Hâ 25…28)

 Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz yüce dinimiz İslam, âlem-i beşeriyete insan ve toplum ilişkisinin ilkelerini açıklar, hayatın nasıl yaşanması gerektiğini ve karşılaşılan sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğini öğretir

 İnsanlığı sahil-i selamete ulaştırabilecek evrensel bir mesaja sahip olan İslam dini; iyiliği, güzelliği, bireye ve topluma faydalı olmayı emreder; kötülüğü, çirkinliği, insanlara ve topluma zarar verecek davranışlar sergilemeyi de katiyen yasaklar.

 Muhtelif sorunlarla karşılaşıldığı zaman aziz İslam'a başvurulduğunda, sorun her ne olursa olsun mutlak surette çözüme kavuşur. Zira İslam, insanlık için bir hayat nizamıdır; hayatı şekillendiren ilkeleri içermektedir.

 Ne var ki bahse konu hakikatlere rağmen günümüz insanının yaratılış gayesini unutup günden güne İslam'dan uzaklaştığı ve İslami değerlere yabancılaştığı görülmektedir. İslam'dan uzaklaşan ve İslami değerlere yabancılaşan toplumlarda zulüm ve haksızlıklar çoğalmakta ve insanların yaşadığı sıkıntılar ve içine düştükleri manevi buhranlar da aynı şekilde artmaktadır.

 Değerlerinden uzaklaşan günümüz insanı gün geçtikçe yüce Allah'ın yasakladıklarını ve mutlak manada nehyettiklerini açıkça çiğneyebilmekte, günaha ve harama dikkat etmemektedir.

 

Küfür cenahının dayatma ve baskıları neticesinde İslam'sız ve Kur'an'sız bir hayat yaşamaya da zorlanan günümüz insanı, manevi boşluğa girince doğal olarak karşılaştığı sorun ve problemlerde ilahi kanunlara başvurmamaktadır. Bu gerçekler herkes tarafından rahatlıkla gözlemlendiği gibi, İslami hassasiyet sahibi dava erleri tarafından ise bir başka mülahazayla müşahede edilmektedir.

 İslami hassasiyet sahibi dava adamlarının bu olumsuz manzaranın değişmesi için bir uğraş verdikleri, muhtelif çalışmalar yaptıkları ve bu olumsuzlukların devam etmesi için emek veren şer odakları ve işbirlikçilerine karşı mücadele ettikleri bilinmektedir.

 Tüm bunlara rağmen verilen mücadele ve yapılan çalışmaların yeterli olmadığı açıkça görülmektedir. Zira İslam düşmanı şer odaklar, toplumun ahlaksızlaşması, değerlerinden uzaklaşması ve gençliğin dünyevi arzular peşinden gitmesi için gece gündüz durmadan faaliyet yürütmektedir.

 Şer odakları, Müslüman toplumun ilahi emirlere karşı gelmesi ve toplum arasında İslami duyarlılığın zayıflaması için uğraş vermeye devam etmektedir, ayrıca imkân ve fırsat buldukça da dünya halklarına İslam'ı ve Müslümanları ilkel ve barbar tanıtarak kötülemeye çalışmaktadır.

 

Dolaysıyla, İslam'a ve Kur'an'a hizmeti dava edinen ve insanlığın ıslahı için faaliyet yürüten Kur'an hizmetkârları, bir an evvel bu yetersizliğin ve az çalıştıklarının farkına varmalı, İslam düşmanlarının planlarına karşı daha fazla mukabelede bulunmalı ve toplumun ahlaki çöküntü yaşamasını önlemek adına sürekli bir uğraş içerisinde olmalıdır.

Davası; adalet, hürriyet, hakkaniyet, kardeşlik ve zulmün sona ermesi olan Müslümanlar, yüce değerleri ayakta tutmak ve İslami ilkeleri gelecek nesillere aktarabilmek için, Allah Resulü'nün hayat metodu doğrultusunda gece gündüz demeden çalışmalıdırlar. Özellikle de, sıkıntılardan ve manevi sarsıntılardan kurtulmanın çözüm yolunun aziz İslam'ın hayat bahşeden, yön veren ve yol gösteren ilahi düsturlarında olduğunu her platformda dile getirmelidirler.

Bu konudaki görev ve sorumluluklar en fazla, Allah'ın davasına hizmeti görev bilen, bu uğurda her türlü fedakârlıktan kaçınmayan ve sorunların mutlak çözümünün aziz İslam'da olduğunu söylem, eylem ve yaşam tarzlarıyla ispat eden zamanın Müslümanlarına düşmektedir.  Müslümanlar güçlenip özgürleşmedikçe Kudüs özgürleşemez

ABD'nin Kudüs'ü başkent olarak ilan ettiği bugünlerde Kudüs için ne yapabiliriz sorusuyla her zamankinden daha fazla karşı karşıya kalmak durumundayız. Bu soruya elbette ki birçok şekilde cevap verilebilir. Ancak kanaatimce bu bağlamda verilmesi gereken en önemli ve en etkili cevap şudur; Kudüs'ün özgürleşmesi için Müslümanların özgürleşmesi ve dışa bağımlı olmaktan kurtulup bağımsız bir güç olmalarıdır. Zira gücü olmayan bir toplum özgürlüğünü ve bağımsızlığını koruyamaz. İslâm'da cihat ilkesi bu gücü korumak için ortaya konmuştur. Peygamber Efendimiz'in (S.A.V) "Cihat İslâm'ın zirvesidir"demesinin sebebi de budur. Cihat İslam'da gücün sembolüdür. Cihat olmayan bir toplumda zillet ve zaaf olur, özgürlük ve bağımsızlık olamaz. Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadisinde "Bir toplum cihadı terk ederse Allah Teâla onları zillet ile kuşatır." diye buyurmuştur. Ancak cihat sadece fiili savaşmak olarak görülmemelidir. Allah Teâla Kur'ân-ı Kerim'de cihat ile ilgili iki boyuta yer vermiştir. Biri nefis/can ile cihat, diğeri ise mal ile cihattır. Günümüzde can ve mal cihadının önceden olmadığı kadar birçok araç ve yöntemi vardır. Zira günümüzde dünyaya yön veren tek şey silah gücü değildir. Günümüzde silah gücüyle beraber medya, ekonomi, teknik ve teknolojinin dünyayı yöneten ve yönlendiren asıl güçler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu alanların her biri can ve mal cihadının birer araç ve yöntemleri olarak görülmelidir. Siyonistlerin tarihine baktığımızda; onların bu etkili alanların hepsinde ilerleme kat edip etkili bir güç oluşturarak Filistin topraklarında işgalci bir devlet kurmayı başarabildiklerini görmekteyiz. Bu alanlarda ciddi bir güce sahip olan Siyonist Yahudiler dünyada azınlık olmalarına rağmen dünya siyasetine yön verebilecek en etkili güce ulaşmışlardır. Siyonistler dünya kamuoyunu oluşturan en etkili medya kuruluşlarına, film yapımcı ve yöneticilerine, eğitim ve akademiye yön veren bilim adamlarına, dünya ekonomisini yönlendiren en etkin iş adamları ve markalara sahiplerdir. Bu durum ispatlanmaya ihtiyaç olmayacak şekilde herkes tarafından bilinmekte ve görülmektedir. Bütün bunlara karşılık Müslümanlar bu alanların hiç birinde etkin bir güce sahip değillerdir. Allah Teâla'nın kâinata yerleştirmiş olduğu ilke ve kurallara (Sünnetullah) göre ise sebeplere başvurulmadan sonuca ulaşmak mümkün değildir. Buna göre sebeplere başvuranlar ancak bir sonuca ulaşabilirler. Dolaysıyla günümüzde Müslümanlar bu alanların tamamında etkili bir güce ulaşıp özgürlüğe ve bağımsızlığa ulaşmadan Kudüs'ün özgürleşmesi mümkün görülmemektedir. Bunun yolu ise İslami cemaat ve kuruluşların programlı bir şekilde her alanda uzman kişilerin yetiştirilmesi için mücadele etmeleri ve medya, ekonomi, teknik, teknoloji gibi alanlarda etkili bir güce ulaşmak için çaba ve gayret sarf edip bunu baş gündemlerine alarak bunun için geliştirdikleri plan ve projeleri hayata geçirmeleridir. 

Her şeyin en doğrusunu bilen yalnızca Allah’tır. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *