Kudüs bütün insanlığın kırmızı çizgisi
ABD Başkanının Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı, İsrail ve Amerika yönetimleri arasında çıkar ilişkisini aşan aynılaşmanın, tek vücut birliğin açıkça ilanı. İsrail’in 1967 savaşlarında kanla işgal ettiği toprakları ilhak etmesi dünya kamuoyunda asla kabul görmedi. Dünyanın bütün ülkeleri bu işgali yasadışı gördü ve bu durum hukuki olarak ta aynen böyle olmaya devam ediyor. BM’in 242 sayılı Güvenlik Konseyi’nde işgal devletinin fazladan yerleştiği toprakları derhal terk edip 67 sınırlarına çekilmesi kararı alındı. Bu karar birkaç kez daha tekrarlandı ve hala geçerli. Avrupa ülkelerinin ve Rusya’nın da bu belgelerde imzası var.
ABD başkanı bir halkın binlerce yıllık şehri toprağı hakkında ben karar vereceğim diyebiliyorsa, 24 Ekim 1945’te dünya barışını güvenliğini korumak, uluslararası ekonomik toplumsal ve kültürel işbirliği oluşturmak için kurulmuş olan BM’in, artık radikal biçimde gözden geçirilme hatta lağvedilme zamanı geldi demektir.
Kudüs bütün insanlığın kırmızı çizgisi. Binlerce yıldır orada yaşayan halkların hepsine ait. Hiç kimsenin başkasına kapatamayacağı, keyfince tasarruf edemeyeceği bir inanç ülkesi. Mescid-i Aksa’da namaz kılmak kadar, Çile Yolu’nda İsa peygamberle birlikte yürüme duygusu da insanın ruhunu derinden etkiler. Musa peygambere inen saf temiz vahiy de bizi bağlar ve onun Kur’an’daki kıssaları önünde eğiliriz. Kibirle ve üstünlük iddialarıyla ele geçirme, sahip olma, kan dökerek tahakküm kurma çabalarına karşı duracak insani birikim bu dünyada var. İnşallah ortak bir ses verebilmek için gerekli iletişim ağları kurulabilir. Paramparça olmuş yeryüzü insanları Kudüs ruhunda buluşur.