İBLİS'İN TUĞYANI
Allah ın rahmeti, bereketi; allahın kitabı ve resulün sünnetine kayıtsız ve şartsız şeksiz ve şüpesiz tabi olanların üzerine olsun. Yine allahın selamı tüm hidayete tabi olanların üzerine olsun.
Allah, kimi de hidayete eriştirirse, onun için bir saptırıcı da yoktur. Allah, intikam sahibi, güçlü ve üstün olan değil midir? ( zümer 37 )
Yine Allah kimin inkarından dolayı kalbini mühürlerse onu doğru yola iletecek yoktur. Mülkün sahibi olan allah mülkünde dilediği gibi hükmeder. O alemlerin rabbı olan Allahtır.
(Allah) "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten engelleyen neydi?" buyurdu. (İblis) "Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten yarattın onu ise çamurdan yarattın" dedi.
(Allah) "Öyleyse oradan in, orada büyüklenmek senin hakkın-haddin değildir. Hemen çık çünkü sen zelil (aşağılık) olanlardansın" (buyurdu).
O da "Bana (insanların) yeniden dirilecekleri güne kadar mühlet ver" dedi.
(Allah) "Sen mühlet verilenlerdensin" dedi.
Dedi ki "Öyle ise beni (onunla) azdırmana karşılık, and içerim ki ben de (onu ve soyunu) saptırmak için Senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen onların çoğunu şükredici bulmayacaksın.
(Allah) "Yerilmiş (alçaltılmış) ve kovulmuş olarak ordan çık. Andolsun ki onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım" buyurdu.(7-A’raf 12….18)
Evet iblis yani şeytan yukarıda ki ayetlerde görüldüğü gibi yüce Allah'ın emrini uygulamaya yanaşmadı ve O'na karşı geldi. (yani tuğyan etti asi oldu) yaptığı tuğyan’a ( isyana) kendince mazeret bulmaya ve bahane üretmeye çalışıyor. Bu hareketiyle dikkat ederseniz zamanımızın tuğyancı (isyancı) ları şeytana nekadarda benziyor değimli.
"Allah iblis"e "Secde etmeni emrettiğimde seni secde etmekten alıkoyan ne oldu?" dedi. O da "Ben ondan üstünüm, beni ateşten onu ise çamurdan yarattın" dedi.
İblis, Allah'ın kesin hükmüne rağmen, kendisinin de bir görüşü olabileceğini ileri sürdü. Allah'ın kesin emri ortada olduğu halde, şeytan kendisinin gördüğü sebeplere ve illetlere dayanarak kendisi hakkında hüküm verme yetkisini kendisinde gördü. Halbuki kesin ilâhi hüküm ve apaçık emir ortadayken tartışma olamaz. Düşünmek boşunadır. Kesin itaat gerekir. Uygulama zorunluluğu doğar. Lanet olası iblis de yüce Allah'ın yaratıcı, mülkün sahibi, rızık verici ve her şeyi düzene koyan, her şeyin ancak O'nun izni ve belirlemesiyle meydana geldiğini çok iyi biliyordu. Fakat buna rağmen kendisine ulaştığı biçimde emre itaat etmedi ve bu emri kendi mantığına dayanarak başka yollara girdi:
"O da "Ben ondan üstünüm; beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın" dedi. Bu bir isyandı ve cezalandırıldı.
"Allah O'na: "O halde in oradan, orada büyüklük taslamak haddine düşmedi. Çık dışarı, sen alçağın birisin" dedi.
İblisin Allah'ı tanıması, O'na fayda vermedi. Allah'ın varlığına ve sıfatlarına inanması da O'na bir yarar sağlamadı... Allah'ın emirlerini öğrendiği halde bu emri kabul ve reddetme yetkisini kendisinde gören, yüce Allah'ın daha önceden kendisi hakkında hüküm verdiği bir meselede hakimiyet yetkisini kendisinde gören, bu hakimiyet yetkisiyle Allah'ın sözkonusu meseleye ilişkin hükmünü reddedebileceğini söyleyen her insan da iblisin konumundadır. Demek ki, bu bilgiye ve itikada (inanç sistemine) rağmen meydana gelen bir küfürdür. Çünkü iblisin ne bilgisi eksikti, ne de itikadı!..
İblis bu tutumuna karşılık olarak cennetten kovulmuştur. Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmıştır. Allah'ın lanetine müstehak olmuştur. Alçaklık damgası yemiştir.
Ne var ki, bu inatçı yaratık Hz. Adem'in kendisinin kovulmasına ve gazaba uğramasına neden olduğunu unutmuyor. İntikam almadan bu kötü sonuna (akıbetine) teslim olmuyor. İçinde yoğrulduğu çirkin karakterine uygun biçimde fonksiyonunu yapmadan cezaya razı olmuyor: "İblis: "Bana insanların tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver" dedi. "Allah "Sen mühlet verilenlerden birisin" dedi.
İblis dedi ki; "Beni kışkırtıp sapıklığa düşürdüğün için, andolsun ki, doğru yolun üzerinde pusu kurup insanların yolunu keseceğim."
Sonra önlerinden, arkalarından sağlarından, sollarından onlara sokulacağım da çoğunluğunu şükreder bulamayacaksın."
Bu, kötülük üzerinde kesin ısrar etmektir. Sapıklık, azgınlık üzerinde kesin biçimde diretmektir. Böylece iblisin bu karakterinin O'nun başlıca özelliklerinden biri olduğu ortaya çıkıyor... O'nun karakterindeki bu kötülük yüzeysel ve geçici bir kötülük değildir. Köklü, bilinçli, sistemli ve sürekli bir kötülüktür.
iblis, Rabbinden kıyamet gününe kadar kendisine mühlet vermesini dilerken, bu isteğini ancak Allah'ın iradesi ve belirlemesiyle olabileceğini çok iyi biliyordu. Yüce Allah O'nun bu isteğini kabul de etmiş ona zaman tanımıştır. O'na tanınan bu süre, başka bir surede açıklığa kavuşturulduğu gibi, "Belirlenen güne." (Hicr 38, Sâd-81) kadardır. Rivayetlerde belirtildiğine göre, bugün yeniden diriliş günü değil, Allah'ın hayatta kalmasını dilediği kimselerin dışında yerde ve göklerdeki herkesin öldüğü Sur'a ilk üfürüldüğü gündür.
İblis uzun yaşama hükmünü elde ettikten sonra yüce Allah'a karşı isyankârlığı ve gururu nedeniyle kendisine takdir ettiği sapıklığın ve bu sapıklık belasını kendisine göndermesinin intikamını alacağını iğrenç bir küstahlıkla ilân ediyor. Kendisinin dramatik akıbeti sebebiyle Allah'ın lanetine uğramasına ve cennetten kovulmasına neden olan, Allah'ın kendisini onurlandırdığı bu insanı saptıracağını söylüyor! Onun bu saptırma çabasını Kur'an-ı Kerim'in O'ndan aktardığı şu sözde somut olarak görebiliyoruz.
"Andolsun ki, doğru yolun üzerinde pusu kurup insanların yolunu keseceğim. Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından onlara sokulacağım."
Demek ki, iblis Adem ve neslini saptırmak için Allah'ın dosdoğru yolu üzerinde oturacak; Bu yol Allah'ın rızasını elde etmeye vasıta olan iman ve itaat yoludur... Oradan geçmek isteyen herkesi engellemeye çalışacaktır, İblis bu amacını gerçekleştirmek için her taraftan insana sokulacaktır: "Önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından..." Onlarla iman ve itaatin arasına girmek için... Bu iblisin, insanı saptırmak için sürekli çabasını ve tükenmez gayretini ortaya koyan canlı, hareketli bir tablodur. İblisin amacı insanların Allah'ı tanımamaları ve O'na şükretmemeleridir. O'nun tuzaklarından kurtulup Allah'ın çağrısına kulak veren az bir grup müstesna: "Çoğunluğu şükreder bulamayacaksın."
Burada şükretmenin tekrar edilmesi surenin baş tarafında ifadesini bulan "Ne de az şükrediyorsunuz" cümlesiyle tam bir ahenk sağlamaktadır. Böylece az şükredilmesinin nedeni açıklanmış, gizli olan gerçek etken ortaya çıkarılmıştır. Bu temel etken iblisin O'na karşı çalışması ve Allah'a giden yolda oturmasıdır! İnsanın, kendisini doğru yoldan alıkoyan gizli düşmanına karşı uyanık hareket etmesi istenmiştir. İnsanların çoğunun şükretmesine engel olan bu musibetin nereden kaynaklandığını öğrendikten sonra ona karşı önlem almaları gerektiğini hatırlatmıştır.
Şeytanın arzu ettiği kendisine verilmiştir. Çünkü yüce Allah'ın iradesi bu insan denen varlığın kendi yolunu kendisinin seçmesini istemiştir. Zira insanın yaradılıştan gelen birtakım yetenekleri vardır ki, insan onlarla iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırabilir. Serbest olarak tercihini yapması için ona akıl da verilmiştir. Peygamberler aracılığıyla sürekli biçimde ona hatırlatmada bulunulmuş ve onu doğru yoldan ayrılmaktan sakındırmış, islâm dinine bağlanıp onunla kendisini düzeltmesini istemiştir. Yüce Allah'ın iradesine bağlı olarak, insan ya doğru yolu veya şeytanın yolunu algılayabilme, kendi bünyesine ya iyiliği veya kötülüğü yerleştirebilme ve iki sonuçtan birine doğru yol alma imkânına sahip kılınmıştır. Doğru yola girse de sapıklık yolunu seçse de neticede Allah'ın sınava ilişkin yasası gerçekleşir, Allah'ın dediği olur. Hidayet de sapıklık da Allah'ın yürürlükteki yasasına ve özgür iradesine bağlı olarak gerçekleşir.
Fakat ayetlerin devamında yüce Allah'ın, lanet olası iblisin kendisine süre tanınmasına ilişkin isteğinin kabul edildiğinin açıkça belirtilmesine rağmen, bu son isteğinin verildiğine dair bir açıklama yapmadıklarını görüyoruz. Yüce Allah bu konuda bir açıklama yapmamıştır. Yalnız iblisin oradan kovulduğunu açıklamıştır. Bu öyle bir kovuluştur ki, kimse ona engel olamaz. Onu yerilmiş ve gazaba uğramış bir biçimde kovmuştur. Şeytan ve kendisine uyan ve onunla beraber sapıklığa düşen insanlardan cehennemi doldurmak üzere huzurundan uzaklaştırmıştır.
Her şeyin en doğrusunu bilen yalnızca Allah’tır.