HANİFE KANAT
Kış aylarının etkisini göstermesiyle beraber salgın hastalıklarda baş göstermeye başladı. Özellikle okullarda daha hızlı yayılım gösteren salgın hastalıkların önüne geçebilmek adına Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar, düzenli beslenmenin salgın hastalıklara yakalanmama konusunda ne kadar büyük rol oynadığını belirterek, çocukların beslenmesi hususunda anne-babalara hayat kurtaran tavsiyelerde bulundu.
Okul çağı beslenme sürecinin çocuklar için çok önemli olduğunun altını çizen Uçar; “Okul öncesi dönemde ve okul çağı çocuklarında özellikle kahvaltı öğünün her besin grubundan ve yeterli miktarda tüketilerek güne başlanması çok önemlidir. Kahvaltı aç bedenin ilk besin kaynağı ve zindeliğini yakalamasına yardımcı olan en önemli öğünlerdendir. Bir çocukta kahvaltının yetersiz tüketilmesinin sebeplerinden biri ya gece geç yatmıştır sabah yemek yemeyi tercih etmek istememiştir. Ya da doğru beslenme alışkanlıklarına sahip olmadığı için kahvaltılık ürünlerde seçici davrandığı için yetersiz beslenmiştir. Burada önemli olan ailecek oturulan bir sofrada yeterli dengeli beslenme kurallarına uygun bir kahvaltı tabağının tüketilmesidir. Bu sağlıkta tabak modelini detaylandırırsak protein kaynağı olarak yumurtanın ve peynirin bulunduğu, karbonhidrat kaynağı olarak tam buğdaylı ekmeğin bulunduğu, her renkten mevsiminde sebzeye yer verildiği, omega 9 yağ asitleri açısından zengin olan zeytinin bulunduğu omega 3 kaynağı açısından zengin olan ceviz gibi yağlı tohumların bulunduğu içerik olarak su veya kalsiyum açısından zengin olan süt grubunun bulunduğu bir kahvaltı tabağının tüketilmesini istiyoruz. Böyle bir kahvaltı tabağında bedenin büyümesi için gerekli olan proteinler bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek vitaminler ve antioksidanlar kaliteli bir sindirim sistemini oluşturacak lif ve tahıl grubu bulunmaktadır. Kahvaltının bağışıklık sistemimizde pozitif etkisinin dışında özellikle okul çağı çocuklarında yapılan bir araştırmada kahvaltı yapan çocukların yapmayan çocuklardan 30 dakikalık bir ders dinleme süresince dikkatlerinin iki kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir.” açıklamasını yaptı.
ZERDEÇAL TEDAVİ SÜRECİNİ KOLAYLAŞTIRIR
Güçlü bir bağışıklık sistemi için zerdaçalın çok faydalı bir tüketim maddesi olduğunu aktaran Uçar; “Ev halkının bağışıklık sistemini daha da kuvvetli olabilmesi adına annelerimize özellikle yaptıkları çorbaların içerisine zerdeçal gibi baharatları eklemesini öneririm. Zerdeçalın içerisinde yer alan kuru kimin doğal bir iltihap önleyici olup bu sayede hastalıkların iyileşmesini hızlandırıp kronik enfeksiyon hastalıkların tedavi sürecini kolaylaştırır. Genellikle toplumda bir yoğurdun içerisine katmak bir kür gibi kullanma süreci daha yaygın olsa da ben özellikle bir bireye değil tüm ahalisine pişirilen yemeklerin içerisine katılmasını daha sürdürülebilir ve kaliteli buluyorum. Örneğin zerdeçal baharatıyla efsanevi bir mercimekli bulgur pilavları pişirilebilir, salçalı yemeklerin içerisinde kullanabilir, mercimek çorbasına eklenebilir ve daha birçok opsiyon oluşturulabilir.” ifadelerini kullandı.
Çocukların bağışıklık sistemini korumak için zerdeçalla yapılan bir süt tarifi veren Diyetisyen Süheyla Subaşı Uçar; “Yine zerdeçal baharatıyla toplumda da bilinen altın süt adıyla geçen zerdeçallı sütü çocuklarınızın ara öğününde kullanabilirsiniz. Derin bir cezvenin içerisine 1 su bardağı sütü boşaltın, sütün içerisine 1.5 çay kaşığı kadar toz zerdeçal ilave edin daha sonra karıştırarak kısık ateşte kaynatın. Kürü ocaktan aldıktan sonra Hindistan cevizi yağı ve balı ekleyip karıştırın.” dedi.
SARIMSAK’TA ÇOK ETKİLİ
Sarımsak gibi sülfürden zengin besinlerin kış aylarında sofralarda sık bulunmasının önemli olduğunu belirten Uçar; “Sarımsak taşıdığı sülfürler sayesinde bakterilerden, mikroplardan ve mantarlardan koruyucu yönünün yanında bağışıklık sistemini kuvvetlendirici rolü de bulunmaktadır. Bağışıklık sisteminde doğru besinleri tercih etmek kadar kaliteli bir sıvı tüketimi de çok önemlidir kışın gelmesi ve havaların soğuması ile birlikte gözlemlerimize dayanarak toplumda su tüketiminin azaldığını fark ediyoruz. Daha kolay su tüketebilme adına suların sıcaklığının sıcak su ekleyerek ılıtılmasını öneriyoruz. Vücudun karşılaştığı mikroplara karşı vücutta tutunmadan uzaklaşabilmesi adına günlük kilogram başına 35 milimden hesaplayarak su tüketiminin sağlanması gerekiyor. Özellikle sindirim sisteminin sağlığı bağışıklık sistemini genel olarak etkilediği için tercih edilen besinler ya hasta olmaya ya da hastalığın hafif geçirilmesine yardımcı olur.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.