Yine Ramazan geldi. Hoş geldi.

            Geçen yıl bugünlerde Müslümanların orucunu burnundan getiren emperyalist ve siyonist güçler yine boş durmadı. Filistin'i kana buladı.           Gazze sınırında ABD'nin Kudüs'te büyükelçilik açmasını protesto etmek ve Nekbe diye bilinen Büyük Felaket'in 70. yılını anmak isteyen göstericilere siyonist İsrail askerlerinin ateş açması sonucu 70'e yakın Filistin'li şehit oldu ve en az 3 bin kişi de yaralandı. Bu yılda İsrail çeteleri kan akıtmaya ve katliam yapmaya devam etmekteler.

            İsrail'in bu yaptıkları ne ilktir nede son olacaktır. Bu siyonist rejim öyle bir tokat yemelidir ki feleği şaşmalıdır. Bunu kim yapar, nasıl yapar bilinmez.

            İsrail gibi lain bir ülke güçten korkar. Bir sapan taşından dahi korkan bu ödlek siyonistlerin zulmünü engellemek için atacağımız her adım insanlığın geleceği için elzemdir.

            İsraile karşı insanlar insanlığını, milletler milletliğini, devletler devletliğini yapacak. Başka çaresi yok. Bu azgın soysuz siyonist çetelere dur demenin başka yolu yok!...

            Ölümü öldürmüş bir toplulukla asla baş edemeyeceklerini bilen bu siyonist çetelerin yaptığı zulümlere karşılık attığımız her bir taş bizi zelil olmaktan kurtaracaktır.

            Filistinli direnişciler ümmetin ve insanlığın izzetlerini kurtarmaktadırlar. Biz insanlara düşen ise onların verdikleri bu mücadele de yanlarında olmaktır!..

            Elbet bir gün bir Musa doğacaktır!..

            Unutulmamalıdır ki;

            İsrail'in varlığı tüm insanlığın üzerine çöken kara bir buluttur. Bu kara bulutu dağıtmak için herkesin elinde mutlaka atacağı bir taş vardır. İsrail'e karşı ne varsa maddi ve manevi tüm gücümüzle seferber olmalıyız.

             Yeryüzü zalimlerine karşı ufacık bir kıvılcım bile yüreğimizi ferahlatmaya yetmektedir.

            “Ben ne yapabilirim elimden ne gelir ki?”

            Dememek lazım böyle.

            Zira Yusuf'u köle diye pazara çıkarmışlar. Yaşlı bir kadın pazara koşmuş. “Ey kadın! Sen bu halinle o pazara nasıl gidersin, Sana Yusuf'u kim kaptırır ki?” Kadın şu cevabı vermiş:

            “Olsun ben Yusuf'u satın alamıyacağımı biliyorum. Ama o Yusuf'u satın almak isteyenler listesinde ben de yer almak istiyorum!” diyerek gerekli dersi vermiştir.

            Fransa’da yapılan dünyanın en önemli ve prestijli film festivali olan Cannes Film Festivali'nde Lübnanlı oyuncu Manal ISSA üzerinde “Gazze’ye saldırıları durdurun!” yazan bir pankartla kırmızı halıda yürüdü. Lübnanlı oyuncunun bu protestosu büyük ses getirdi.

            Hiç unutmuyorum. Londra'da  Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan Ortodoks Musevi Cemaati üyelerini kabul etmişti. Kabulden sonra topluluk adına konuşan Haham Elahanan Beck İngiltere ve ABD yönetimlerine seslenerek şunları söyledi; "Bugün dünyada Yahudi halkı için en tehlikeli ülke İsrail'dir. Siyonistlere yardımcı olmak Yahudi halkının çıkarına değildir. Yahudilere yardımcı olmak istiyorsanız o zaman Türkiye Cumhurbaşkanının yaptığını yapın, elçiliğinizi oradan çekin. Ortaya çıkın ve sesli bir şekilde İsrail devletine karşı olduğunuzu söyleyin. İşgalcilere karşıyız!”

            Babası Ortadoks Hırisyan Filistin'li  ama kendisi ABD vatandaşı olan akademisyen, aktivist ve teorisyen olan Edward Said'e, İsrail tarafına neden taş attığı sorulduğunda "Çocuğum bir gün bana, 'Baba savaşta ne yaptın?' diye sorarsa, 'Alçaklığa ve haksızlığa taş attım! Diyeceğim.'  demişti.

            Durmak yok duaya, davaya, duyarlılığa devam.

            Alçaklığa, barbarlığa, soysuzluğa, katilliklere ve zalimlere bir taşta biz atalım!...

            Atacak bir taşımız dahi yoksa bari dualarımız olsun tüm mazlumlar için. 

            Ya duanız ve duamız olmazsa!

            "Dua ve yönelişiniz O'na olan inancınız için değilse, Rabbim size niçin değer versin ki?" Furkan Sur, 25/77

            Rabbim! Dağınıklığımızı düzelt ve perişan halimizi gider.

            Bize uyanış ve vahdet ver. Onurumuzu çiğnetme.